ISSN 1308-8483

Sürdürülebilir yaşam için
Siyaz'ın Yedinci Katı   

Nurdan ÇAKIR TEZGİN    
  Yayın Tarihi: 8.11.2014    


Sürdürülebilir yaşam için



Günlerdir zeytin ağacına yapılan zulümle çaresiziz. Zeytinden öte bir şey yazasım yok aslında!

Soma Yırcalı zeytinine girişilmiş katliamı kınamaktan öte ne yapabiliriz diye etrafımıza bakınırken göğüs kafesimizdeki ince sızıyla içten içe kanıyoruz. Zeytin katliamına ilişkin feryatları dinliyor, okuyor, yazana söyleyene minnetle şükran duyuyoruz. Onlarla aynı duyguları paylaştığımızın bir olma duygusuyla ağlaşıyoruz. Şaşkın bir çaresizlikle sahip çıkmamız gerekenlerin yok edilmesini izliyoruz. Muhtemelen sahip çıkılması gerekenin "kendi yaşamımız" olduğu gerçeğini akılda tutarak, hatırlamaya çalışarak…

Belki de, sürdürülebilir insanca yaşanabilir bir dünyanın önemine odaklanma süreci böyle böyle başladı! Kim bilir… Belki de o süreç çoktan başlamıştı da çoğunluğun haberi yoktu! Aramızda bazı insanlar büyük özverilerle yaşamın devamlılığı üzerine ciddi kafa yoruyorlar farkında mısınız? Kim bu insanlar, neler yapıyorlar, onlara nasıl ulaşırız? Yolları nasıl birleştirir, nasıl birlik oluruz?

Armudun pişip ağzımızın içine düşmesine alışkın insanlar güruhu olarak, her şeyin bir “tık” ucunda birden bire açılıverdiği kolay güncellerimizden başımızı kaldırabilirsek birilerinin işe yarar şeyler yaptığını fark edebileceğiz.

Bir manifestoya ilişti gözüm; “Aslolan yaşamın sürdürülebilirliğidir... İçinde bulunduğumuz mevcut durumu anlamak için bütüncül bakabilmenin, sistemleri ve sistemlerin birbiriyle etkileşimini anlamanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Değişim yaratabilmek için çözüm odaklı olmanın ve çözüm üretebilmek için de yaratıcı olmanın etkili olduğuna inanıyoruz.” Demişler.

Kısaca; bütüncül, etkileşimli, çözüm odaklı yaratıcılık da denilebilir. Elbette sürdürülecek olan topyekun yaşamdır. Yaşamın kendisi olandır.

Yine birileri;Bazı hikâyeler hayata bakış açınızı kökten değiştirebilir! Bazı filmler vardır izleyince önünüzde yeni bir pencere açılır... Türkiye’ye yayılan Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali belgesellerinin gücünden faydalanarak sürdürülebilir bir yaşam için kültürel değişime katkı vermek amacıyla izleyicilerle buluşacak. Demiş. Ne güzel demiş…

Kazanlar küçük, tuzu da eksik olabilir, durma sen de bir fiske tuz atıver! Azın çoğun önemi yok. Belgesel film ile, dizi film, tiyatro ile, yiyecekler ile, müziğin, resmin, yaşam biçimin, satın aldıkların almadıkların ile, yardımlaşma ve birlik duygunla sen de sürdürülebilir bir yaşam de. İste. Yaşamın bütününü iste.

Sürdürülebilir bir dünyanın özlemini duyan bireylerin ve kuruluşların gönülden destekleri ile gerçekleşen ve bu yıl altıncısı gerçekleştirilen Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, kolektif bir çalışma ürünü olarak kişiler üzerindeki kelebek etkisini giderek yoğunlaştırıyor. Bunu hissetmemek mümkün değil.

Dün, festivalin Çanakkale ayağına misafir olduğumda, ilk açılış gününün coşkusuyla dünyamız için umutların bitmediğini düşündüm. Sürdürülebilir yaşam soluğu için yararlı işler yapan, özveriyle didinen insanları gördüm. Hep biliyordum, hep uzaktan uzağa izliyordum lakin bu defa gözlerindeki ışığı da gördüm.

O ışık, o birlik ruhu bir daha kutsalımız zeytin ağacını kökletmeyecek bunu biliyorum…

Çanakkale, Erkan Yavuz Deneysel Sanat Atölyesi’nde Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali açılışındaki ÇAYEK’li üreticiler, yaşamı çoğaltmak ve hakkaniyetle ürettikleri yiyecekleri diğerleriyle de paylaşmak adına sürdürülebilir yiyeceklerini film izleyicilerine ikram ettiler.. Festival ağız tadı ile tatlanarak açılmış oldu.

Üreticilerin olabildiğince kendi halinde ilaçsız ürettikleri gıdalar ile organik sertifikalı gıdaların sergilenip paylaşıldığı festival açılışında, her zamanki gibi doğal ve organik sözcükleri yine kimlik arayışına girdi. Üretici-tüketici birlikteliğinde “tüketici” tüketen sözcüğüne ne kadar takılıyor isem, organik sözcüğündeki belirsizliğe de o kadar takıldığımı söyleyebilirim ya neyse şimdi takıntılarımızı hizaya sokma zamanı! Yeterince olumsuzluk varken bir yenisine gerek yok!

Elimizden hiçbir şey gelmiyorsa bile, gidip filmleri izleyebiliriz. İnanın insan bünyesine iyi geliyor. Ha, gidecek zamanın mı yok, onun da çaresi var işte adres bir tık ötede! Gidip topluluk ruhuyla izlemenin, senin gibi düşünenlerle bir arada olmanın hazzı özel tabi.

Tüm yurttaki Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali komitelerini, emeği geçen gönüllüleri kutluyor yüce gönüllerine selam gönderiyorum.

Dünya sürdürülebilir düşüncelerle, yaşanılır insanlarla güzel.










Nurdan ÇAKIR TEZGİN




Okunma: 1487









   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)