ISSN 1308-8483

Foça’da Karadeniz havası “Röpriz Kafe Kültür Sanat Evi”
Periskop   

Seyfi GÜL    
  Yayın Tarihi: 24.4.2014    


Foça’da Karadeniz havası “Röpriz Kafe Kültür Sanat Evi”



İzmir’in şirin ilçesi Foça geçtiğimiz günlerde yeni bir mekana kavuştu. Röpriz Kafe. Röpriz sadece eğlence mekanı değil. Yöresel yemek, müzik ve yaşam kültürlerinin taşındığı, Rize yaylalarının, Urfa, Diyarbakır havalarının Foça’ya özgü bir taş yapıyla kaynaştırıldığı nevi şahsına münhasır (özel) bir yer.

SELİM İLE TULUM

İşletmecileri de çalışanları da iki arkadaş. Selim Gülay ve Nurgül Dallı. Selim Rize’nin Çamlıhemşin’inden. Yaylalarda çobanlık yaparken tulum çalmayı öğrenmiş. Öğrenmiş ve öyle benimsemiş ki diğer enstrümanlar bir yana Selim ile Tulum ayrılmaz ikili olmuşlar. Yolu önce İstanbul’a sonra İzmir’e düşmüş. Başka işler yapsa da hep çalıp söylemiş. 40’lı yaşlarında Foça’yla tanışmış. Foça Folk grubunun davetiyle müzik öğretmenliği için gelmiş ilçeye. Sonra Küçükdeniz Limanı’nda denize vuran rengarenk ışıkların cümbüşüne komşu, Bykuş Bar’ın Perşembe’lerinde Karadeniz havalarıyla sahne almaya başlamış. Gözlerini kapatarak söylediği memleket havalarıyla yaylalarda dolaşmaya çıkarken, kendisini dinleyenleri de almış götürmüş.

Nurgül Dallı Diyarbakırlı. Üniversite öğrenimi için geldiği İzmir’de yolu Selim’le kesişmiş. Hayatı da işi de paylaşmaya başlamışlar.

Foça Folk’un müzik derslerine, Bykuş’un Karadeniz Perşembelerine gide gele Foça aşığı olmuşlar. Bu işlerinin yanına, kendi tatlarını paylaşmak, özgürce çalıp çığırmak için kendi mekanlarını katmışlar.



RÖPRİZ EZGİYİ TEKRARLAMAK

Röpriz’in anlam olarak mühendislik, inşaat, arkeolojik tanımlamaları da var. Ancak onlar hayatlarının önemli bir bölümünü dolduran müzikte “Bir ölçü içindeki notaların başa dönüp tekrar çalınması” halini benimsemiş ve ad olarak seçmişler.

İSTER DİNLE İSTERSEN KENDİN ÇAL SÖYLE

Tahta masa, sandalyeler ve otantik öğelerle dekore edilmiş Röpriz Kafe’de, özel olarak “muhlama” “kavurma” ve kendilerinin tabiriyle sahte değil gerçek etli “çiğ köfte” yapıyorlar. “Muhlama”nın mısır unu, peyniri, yağı tüm malzemesi Rize’den. “Kavurma” 2600 rakımlı Hemşin yaylalarında otlayan hayvanların etinden. Yaylalardan güç bela temin edilen bal kahvaltının başköşesinde. Çiğ köfte’nin yapıldığı leğen bile Diyarbakır işi. Duvarda kar ayakkabıları (Hedik), eski denizci fenerleri, sağda solda bakır işleri, bir köşede soğuk kış geceleri için kuzine soba(maşınga) hazır bekliyor.

Açılalı kısa bir süre olmasına rağmen, şimdiden sabah kahvaltısı, kadın buluşmaları, özel gün kutlamaları, gün içinde tavla, satranç, taş oyunları ve sohbet için tercih eden bir müdavim grubu oluşturmuşlar. Yedikleri yemekleri evde yapmak için tarif almalar, malzeme sipariş etmeler başlamış.

Müzik öğretmeni Deniz Ersin Avcı ile Pazartesi çiğ köfte ve türkü, Çarşamba ve Cumartesileri Selim’le Karadeniz geceleri var.

Kurslarda; Ege Üniversitesi’nden konservatuar öğretim üyesi öğretmenler bağlama, gitar, kaval, yan flüt, keman, Selim Gülay tulum dersleri veriyor. Tulum eşliğinde Hemşin yöresi halk oyunları öğretiliyor.

SES DÜZENİ MİKROFON HOPARLÖR YOK

Röpriz Kafe’de elektronik ses düzeni mikrofon hoparlör yok. Sazlar da, sesler de, ortam da akustik. Müzik; sazında, insanında tellerinden çıktığı gibi çıplak ulaşıyor kulaklara.

Selim Gülay “biz bize gelenlerle aile ortamında sohbet ve müzikle buluşuyoruz” diyor. “Burayı sadece bir kafe değil aynı zamanda Kültür Sanat Evi olarak düşündük. Foça’da pek çok yerde balık ve Foça’ya has yemekler yiyebilirsiniz. Ama biz kendi kültürümüzle buraya ayrı bir renk katmak istedik. 1600 kilometre öteden geldik. Anamın memlekette yaptığı “muhlama”yı, “pişirdiği “kavurma”yı insanlara tattırmak istedik”

DİLLER NAĞMELER BİRBİRİNE KARIŞIYOR İNSAN OLUYOR

“Biz başka mekanlarda da türkümüzü söylüyoruz. Ama buraya gelen dost ve misafirler bir program izlemiyorlar. İstediği şarkıyı, türküyü, sahnesiz, mesafesiz hep birlikte söylüyoruz. Gelen insanlar kendi dillerinde kendi müziklerini yapıyorlar. Türkçe, Yunanca, Lazca, Kürtçe ve gelenin dilinden nağmeler birbirine sarılıyor, karışıyor. İnsan oluyor. Rahmetli Kazım Koyuncu çocukluk arkadaşım. Aklıma geliyor. Karadenizli arkadaşlarımla HES’lere karşı duruşlarımızı bir daha yaşıyoruz” diyor.

“Lazca bilmiyorum ama Lazca şarkılar söylüyorum” diyen Selim Gülay, Foça 184 Sokakta bulunan mekanın çokta büyük olmadığını bu yüzden haberli gelmenin mahcup olmamak adına iyi olacağını söylüyor. Haberleşmek için 0 507 314 15 02 no.lu telefonunu veriyor.

Sözlerini de “Bu Foça’nın temiz havası biraz memleketi andırıyor. İlerisi ne olur bilinmez ama bu yüzden buralarda kaldık gibi geliyor bana” diyerek bağlıyor.



Seyfi GÜL




Okunma: 6872









   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)