Beş dönemdir ilçede iktidarını sürdüren CHP son 15 güne, aday adaylığı ile başlayan, aday belirleme ve kendi içinde bölünme süreçleriyle devam eden gergin bir atmosferde girdi. Neredeyse diğer tüm partiler sandık hedeflerini “Gökhan Demirağ olmasında” anlayışına getirdiler. Ancak son gün yapılan mitinglerde iki parti ve iki aday öne çıktı. Sandığın işaretini verdi. Gökhan Demirağ ile CHP ve üç dönemdir karşı karşıya geldiği, bu kez MHP’den aday olan Serdar Mersin. Sandıktan da bu görüntü aynen çıktı.
Seçim döneminin başında çok eleştirilen ve seçilme ihtimali az görünen Demirağ işi bu aşamaya nasıl getirdi.
Bir kere konuşmamayı tercih etti. Hiçbir sataşmaya, belki hakarete varan ağır eleştiriye cevap vermedi. Ağız dalaşına girmedi. Kendisine haklı haksız çok ağır yazılar ve haberlerle yüklenen yerel basın ve sosyal medyayı aşmanın yollarını buldu. Bazılarını kendi silahlarıyla vurdu. Kadın kolları, gençlik kolları ev ev, adam adam dolaştı. Tabii iktidar olmanın nimetlerini de kullandı. CHP’nin köklü bir parti olmasını, ilçe örgütünün uzun yıllar istifini bozmadan bir düzen içinde çalışmasını avantaja çevirdi. MHP’nin ilçe örgütünü birkaç ay önce, DSP’nin hiç olmayan ilçe örgütünü bir ay önce alelacele kurmuş olmasını, İP’nin seçim öncesi siyasi çevrelerde çok tanınmayan bir adayla yarışa girmesini, AKP’nin 17 aralık süreciyle içine düştüğü sıkıntıyı hanesine artı olarak yazdı. Esnafın yeni bir yönetimin sıkıntılar yaşatabileceği önsezisini arkasına aldı, birazda bunu kullandı. Bu dönemde yapılan aykırılıklara göz yumdu.
Kendisinin döneminde sosyal belediyecilik adı altında oluşturulan; tiyatrolardan, korolara, resim, müzik, dans gruplarına, sanat topluluklarına, takı, el sanatları ile değişik dallarda ve yaş gruplarında belediye bünyesinde spor yapanların kendilerini ve ailelerini arkasına almayı bildi. Büyükşehir’le ilçe belediyesinin işbirliği yapmasının zaruretini ve ikisinin aynı partiden olmasının gereğini anlattı. En çokta Türkiye’nin bulunduğu siyasi konjuktüre vurgu yaparak, “memleket elden giderse projelerin bir anlamı olmaz” savını işledi.
Ve kıran kırana geçmesi, az farkla birinin kazanması beklenen seçimi oldukça farklı bir sonuçla kazandı.
10 yılın verdiği tecrübeyle herkesin belediye başkanı olduğunu, geçen dönemin yeni bağlanan yerler dolayısıyla sıkıntılı geçtiğini, bu dönem Foça’nın güzelleşme dönemi olacağını söyleyerek mazbatasını aldı.
Geldik bu güne. Foça rahatladı.
Rahatlayanlar yukarıda bahsettiğimiz, var olan düzenin değişmesinden çekinen, endişe duyan gruplar.
Ancak bu grupların dışında memleket halleri dolayısıyla oy verenler, gerçekten ilçenin elden geçirilmesini, yeni bir görünüm ve kimlik kazandırılmasını isteyen vatandaşlar, bir dahaki seçime bu kadar eleştiriyle girilmesini istemeyen partililer var. Onlar daha ilk günden “acaba değişen bir şey olmayacak mı”nın tartışmasını yapmaya başladılar. Foça’yı gerçekten sevenler, bu yaz sandalye masalardan sahilde yürünmez, arka sokakları şimdiden ezberlemeli demeye başladılar.
Aziz Kocaoğlu’nun otobüsleri tamamen kaldıracağım sözünün sonuçları da pek hayırlı olmayacağa benziyor. Kaldırsa bir türlü, kaldırmasa başka bir türlü sıkıntı yaratacak.
Serdar Mersin’in panelde söylediği sokak çeşmelerinin suyunun geldiği depolar 25 yıldır temizlenmiyor cümlesinin acilen yanıtlanması gerekiyor. Seçim döneminde başka taraflarda olan belediye personeli, durumunun ne olacağını merak ediyor.
Termik santrallere karşı en ön saflarda mücadele edenlerin bile umutlarının kırılmaya başladığı bir dönemdeyiz. Yöneticiler düzeyinde bu mücadele nasıl sürecek. Foça kaçınılmaz sona, denizinden, yer altı sularına, havasına, toprağına, yetişen zeytinine, sebzesine, meyvesine, hayvansal ürünlerine kadar kirliliğe, zehirlenmeye, kansere doğrumu sürüklenecek.
Bazılarının çözümleri çok zor. Tüm konulara bu yazıda değinmekte mümkün değil.
Yaşamını Foça’da sürdüren bir vatandaş olarak öncelikle Foça’nın görüntüsünün adına yakışır bir hale getirilmesini bekleyenlerdenim. Otobüs terminali, minibüs garajı, bozuk kaldırımlar, haşat edilen su kemerleri, artık işlevini tamamlamış ve etrafında oturanlar için eziyet haline gelmiş Pazar yeri, sanayi sitesi, ilçe girişi ve bazı noktalarda trafik düzenlemeleri, araçlara park yeri ayrılması, kent estetiğini bozan taşmalar, yapılar, işgal altındaki parklar, olmaz yerlere konulan büfeler ve diğerleri.
İş çok. İşin güzel yanı bu dönem diğer parti ve adayların da gerçekten değerlendirmeye değer güzel projeleri olması.
“Herkesin Başkanı olacağım” diyen Demirağ bu projeleri de elden geçirmeli. Yapılabilir olanları ayrım yapmadan değerlendirerek söylediği gibi herkesin başkanı olma yolunu seçmeli. Bir sonraki dönemde, oy vermeyenlerle kendisine memleket halleri dolayısıyla resen oy verenlerin gönüllerini, yaratacağı güzelliklerle kazanmayı denemeli.
Çünkü, beş yıl sonra aynı söylemler geçerli olmayabilir.
Foça, Yenifoça, Bağarası, Gerenköy, Kozbeyli, Ilıpınar, Yeniköy, Kocamemetler ve yeni bağlananlar. Etle tırnak gibi hep birlikte Foça’yız.
