ISSN 1308-8483
   ISSN 1308-8483
“Bir milyon İzmirli termik santrale karşı” hareketinin Foça Paneli

   .::


Seyfi GÜL    

  Yayın Tarihi: 20.2.2012    

“Bir milyon İzmirli termik santrale karşı” hareketinin Foça Paneli



Foça Zeytin Üreticileri Birliği tarafından düzenlenen; ‘‘Termik Santraller ve Cüruf Dökümünün, Üretime Verdiği Zararlar’’ konulu panel, 18 Şubat 2012 Cumartesi günü, Foça Belediyesi Reha Midilli Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Foça Zeytin Üreticileri Birliği Başkanı Raşit Dirim’in moderatörlüğünü yaptığı panele; Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Murat Narin, Foça Çevre ve Kültür Platformu (FOÇEP) dönem sözcüsü Bahadır Doğutürk, İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Prof. Dr. Adnan Akyarlı, Prof Dr. Ümit Erdem ve Av. Enis Dinçeroğlu konuşmacı olarak katıldı.

Foça Eski Belediye Başkanı Nihat Dirim, CHP’li Foça Belediye Meclis Üyesi Osman Mert, AKP’li Foça Belediye Meclis Üyesi Ceyhun Çetin, Eski İzmir Milletvekili Veli Aksoy, Foça Kent Konseyi Başkanı Orhan Gürer, Tuder Başkanı Işıl Dirim Kavitaş katılımcılar arasında yer alırken Foça Belediyesi Reha Midilli Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panele vatandaşlar da büyük ilgi gösterdi.

İZMİR HALKI KIRGINDIR AMA BEZGİN DEĞİLDİR

Prof. Dr. Adnan Akyarlı, gerekçelerini ayrıntılı olarak sıraladığı konuşmasında “sadece Aliağa’da değil Türkiye’nin hiçbir yerinde ithal kömüre dayalı termik santral istemiyoruz. Duyarlı İzmir halkı yıllardır bir mücadele içinde, bilimsel verilere dayanarak, özümseme kapasitesi aşılmış olan bir bölgede ki riskleri göze alarak bunu istemiyor. Merkezi yönetimin yerel yönetimleri bypass ederek yetki vermesine de, yerel yönetimin ruhsat vermesine de kırgındır, küskündür, ama asla bezgin değildir. Yapılan bu haksızlıklar karşısında çok daha güçleneceğine, sivil toplumun onu göz ardı eden tüm yönetim erklerini daha doğru kararlar almaya zorlayacağına inanıyorum. İthal kömüre dayalı termik santral yapımcılarına da bir sözüm var. Elektrik enerjisini hemen tesisinizin yanında üretmek zorunda değilsiniz. Santrallerinizi yerli kaynaklarımızı değerlendirecek biçimde var olan yeni teknolojileri kullanarak çevresel maliyetleri üstlenerek çevresel duyarlığı bilimsel verilerle kanıtlanmış hassas yörelerden kaçınarak, sivil toplumun haklı önerilerini dikkate alarak planlayın. Karbon dioksit kotalarımızın ithal kömür kullanılarak doldurulmasına izin vermeyin.” dedi.

ALİAĞA BİTMİŞ DURUMDADIR

Ege Üniversitesi Çevre Merkezi Müdürü Prof Dr. Ümit Erdem, birtakım tartışmalarla hedef saptırıldığını belirterek;”Çevresel ve tarımsal gerçekler ışığında “değil termik santral yapmak, Aliağa’ya -eskiden demirci dükkanı açılamaz diyorduk- artık bir çivi bile çakılamaz diyorum” Yüzde otuz üç verimle çalışan ithal kömüre dayalı termik santral için milyonlarca ton cüruf, hava, yer altı suları, deniz kirliliği, ek sıcaklıklar ve tarımsal kayıplar kabul edilemez. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmemiz gerekmektedir. Biyo kapasitenin ölçülmesi gerekir. Aliağa bitmiş durumdadır.” dedi.



YA MÜCADELEYİ KAZANIP VAR OLACAĞIZ, YA YOK OLUP GİDECEĞİZ

Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Yönetim Kurulu üyesi Murat Narin; 24 Ocak 1980’de alınan kararlardan sonra ülkemizin bir talan alanı haline geldiğini, ekonomik göstergelerin iyi gösterilmesinin ülkemizden nemalanmak isteyen batılı ülkelerin çıkarları ile bağlantılı olduğunu söyledi. İnsanın birikiminin, kültürünün, tarihinin her noktasında Zeytin’in olduğunu, 3000 yıldır bu coğrafyaya zeytinin tanıklık ettiğini dile getiren Narin şimdi Anadolu’nun talan zihniyetiyle bütün değerleriyle paylaşılmaya çalışıldığını anlattı. Yapılması planlanan santrallerin bölgede zeytini yok edeceğini savunan Narin; dava süreçlerinin uzunluğu ve ücretlerinin yüksek tutulmasıyla hukuk sürecinden sonuç almanın sabır ve maddi güç gerektirdiğini, buna rağmen mücadele eden kesimlerin açtığı davalarda Avrupa dahil birçok mahkemelerden aldığı durdurma ve iptal kararlarına uyulmadığını belirtti. Narin “Buna bu ülkede demokrasinin olmaması için uymuyorlar. Toplum bu olanlara izin vermeyecektir. Ya bu mücadeleyi verip var olacağız, ya da yok olup gideceğiz.” Dedi.

KİMLERLE MÜCADELE ETTİĞİMİZİ BİLELİM

Av. Enis Dinçeroğlu konuşmasına “bu davada artık muhatabın, ruhsatı verenin. Ankara değil Aliağa Belediyesi olduğunu kabul ve idrak edelim” sözleriyle başladı. Aliağa Belediyesinin ülkede resmi dil Türkçe olmasına rağmen, tercümesini bile yaptırmadığı İngilizce metinle bir ruhsat verdiğini, ilerleyen süreçte Karşıyaka, Bornova gibi belediyeleri, Tariş ve diğer zeytin üreticilerini, bölgeden alım yapan Zeytinyağı fabrika ve işletmelerinin sahiplerini davaya bir şekilde dahil edeceklerini söyledi. Yüksel Çakmur’un Belediye Başkanı iken davanın bir ferdi olarak mücadeleye katıldığını, bugünkü Büyükşehir Belediyesi’nin ortalarda görünmediğini, ruhsat içinde “verdimse verdim” dediğini hatırlattı. Dinçeroğlu; “Kimlerle mücadele ettiğimizi bilmeliyiz. Ağır hukuk ihlallerinin olduğu bir dönemdeyiz. Bize sigara içmeyin, ama karbon gazı soluyun, kükürtlü Aliağa havasını soluyun diyorlar. Hayır derseniz biber gazı sıkıyorlar. Yerel yönetimler bu konuda yine öncü rol almalılar, bu işi birkaç aktiviste bırakmamalılar. Yoksa ağacımızda gider, balığımızda gider, tarihi kentimizde gider” dedi.

DİLOVASI DÖRDÜNCÜYE AYAKLANDI, ALİAĞADA 6 DEMİR ÇELİK VAR

Foça Çevre ve Kültür Platformu (FOÇEP) dönem sözcüsü Bahadır Doğutürk, Ilıpınar Köyü Gölyüzü Mevkii’nde demir çelik fabrikalarının cüruf döktüğü alanı değişik açılardan gösteren bir sunum yaptı. Doğutürk Aliağa’nın, Kocaeli’nin Dilovası bölgesine benzetildiğini, kendilerinin de benzerlikten dolayı mücadelelerine nasıl bir fayda yaratabileceklerini araştırdıklarını, Dilovası’nın sorunları için hazırlanan raporun Aliağa için hazırlanması halinde en az iki kat daha kalınlıkta bir kitap ortaya çıkacağını belirlediklerini anlattı. Doğutürk; “Aynı ilçe içinde üç demir çelik tesisi sadece Dilovası’nda mevcut. Dördüncüsü için girişim olduğunda hem bilim insanlarının hem halkın ayaklandığını öğrendik. Bizim Aliağa’da şu anda 6 tane demir çelik tesisi var. İzmir böyle bir tehdit altında. Artık net olarak ortaya koymalıyız. Bu işte kimin dahli var kimin yok. Bu davada kim bizim yanımızda kim yok, bir de bizim yanımızdaymış gibi olan en tehlikelileri belirlememiz gerek. Aliağa Belediye Başkanı bize kendisini Bakırçay Çevre Platformu üyesi olarak tanıtmışken, kalktı böyle bir şeye imza attı. Şimdi de bahaneler uyduruyor. Ateşten top kucağında kaldı. Burada bir meclis araştırma komisyonunu bile artık yeterli görmüyorum. Aliağa’nın uluslar arası multi disiplinel bir araştırma komisyonuna ihtiyacı var. İş çığırından çıktı. “Bir Milyon İzmirli Termik Santrale Karşı” hareketine destek vermemiz lazım. Sokağa çıkmamız lazım. Üç beş kişi 49 yıllığına devlete fatura kessin diye bu cinayete izin veriliyor. “İzmirli sadece zeybek oynarken diz çöker” diyenlere sesleniyorum. İzmir’e diz çöktürülüyor. Neredesiniz. İzmir’in kuzey aksında kirli oyunlar oynanıyor. Bütün İzmir tehdit altında. Bugün engel olmazsak. Yarın kaçacak delik arayacağız.

Son bölümde dinleyicilerin sorularına cevap veren konuşmacılara panel sonrası çiçek takdim edildi.



Seyfi GÜL







Okunma: 2637
Okunma: 2637












Booking.com


   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)