ISSN 1308-8483
   ISSN 1308-8483
Foça Kalesi’nde Sivas’ta yananlara ağıt hükümete eleştiri

   .::


Seyfi GÜL    

  Yayın Tarihi: 4.7.2013    

Foça Kalesi’nde Sivas’ta yananlara ağıt hükümete eleştiri



2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas Madımak Oteli’nde yakılan 35 aydın Foça Beşkapılar Kalesi’nde düzenlenen “20. yılında Yangın Yeri Yüreğimiz Sivas” adlı programla anıldı. Sanık avukatlarından birçoğunun AKP’den milletvekili olması ve 20.yılında sanıkların zaman aşımı nedeniyle serbest kalması konuşma ve sloganlarla protesto edildi.

Foça Belediyesi, Foça Kent Konseyi, Atatürkçü Düşünce Derneği Foça Şubesi, Alevi Kültür Dernekleri Bağarası Şubelerinin işbirliğiyle düzenlenen anma programına Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ, eski milletvekili Fehmi Işıklar, Foça Kent Konseyi Başkanı Orhan Gürer, ADD Foça Şb. Başkanı Neşe Uprak, Alevi Kültür Derneği Bağarası Şb Başkanı Munzur küçük, yazarlar Hüseyin Yurttaş, Hidayet Karakuş, Öner Yağcı, İzmir Barosu eski başkanı Avukat Çetin Turan, kent konseyi ve dernek üyeleri ile 300’e yakın vatandaş katıldı.



DAVANIN ÜSTÜ ÖRTÜLMEYE ÇALIŞILIYOR

2 Temmuz 2013 Salı günü saat 21.00’da saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan anma programında açılış konuşmasını Atatürkçü Düşünce Derneği Foça Şube Başkanı Neşe Uprak yaptı. Uprak, Olay sırasında yetkililerin vurdumduymaz tavırlarını, hukuki süreci ve sanık avukatlarını eleştirdiği konuşmasında “Sivas’ta yakılan tüm canların katilleri cezalandırılmadığı gibi zamanaşımı bahane edilerek davanın üstü örtülmeye çalışılmaktadır” dedi.

Gezi Parkı’yla gençlerin yeni bir ufuk açtıklarını vurgulayan Foça Belediye Meclis Üyesi ve Foça Kent Konseyi Kadın Kolu Başkanı Ayla Aksoy ise konuşmasını “Biz Atatürkçüler, biz laikler, her zaman Kemalist düşüncenin etrafında toplanıp bir yumak olacağız. Bundan böyle genç arkadaşlarımızın açtığı yolda birlikte yürüyüp bu Cumhuriyete sahip çıkacağız Hiçbir şey bizi yolumuzdan döndüremeyecek” sözleriyle tamamladı.



İKİ AY ÖNCE KÖPRÜYE YAVUZ ADINI VERİRKEN UTANMADINIZ MI

“Yobazların 35 canı canlı canlı yaktığı günde, o günkü acıyı 20 sene sonra içimizde yaşıyoruz” diyerek konuşmasına başlayan Alevi Kültür Dernekleri Bağarası Şube Başkanı Munzur Küçük Sivas’ın kendileri için bir ilk olmadığını belirterek şöyle dedi. “Biz Kerbela ile başlıyoruz. Yavuz’la başlıyoruz. Kırkbin Alevi’nin katili, o faşist, o yobaz bugün ne yazık ki İstanbul’da bir köprünün ismi. Alevi toplumunun bu ülkede hiçbir zaman rejimle, cumhuriyetle, Atatürk’le bir sorunu olmamıştır. Olmayacaktır. Bu ülkede yaşayan herkes kardeştir, can’dır. Bizim sorunumuz “bu Cumhuriyeti burada kurduk, burada yıkacağız” diyen yobazlardır. Bu ülkede bizler oldukça cumhuriyeti yıkamayacaklar, Atatürk’ün ismini silemeyeceklerdir. Çünkü biz Aleviyiz, Sünniyiz, Kürdüz, Türküz ve Atatürkçüyüz. Başbakan çıkmış Alevilere şunu verin bunu verin diye talimat veriyor. Daha iki ay olmadı. Köprüye Yavuz Sultan adını verirken. Utanmıyor musunuz. Bu insanlarla onun dalga geçmeye hakkı yok. Bir gün ona gereken ders verilecektir.” dedi.

“20 yıl önce ölen aydınlarımızın özgürlükçü kalpleri burada.. Atatürk’ün “bütün ümidim gençlerdedir” sözünün hayata geçtiği günler yaşıyoruz. Taksimdeki direniş bizim için çok anlamlı. Gençlerimiz yaptıklarıyla bizleri umutlandırdı” diyen Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ konuşmasının sonunda “Türküler Yanmaz” şiirini okudu.

Foça Kent Konseyi Kadın Kolu Kültür Sanat Grubu Başkanı Süheyl Öztürk Madımak’ta diri diri yakılan hekim aydınlardan şair Behçet Aysan’ın “Sen bu şiiri okurken ben belki başka bir şehirde olurum” dizelerinin de geçtiği “Beyaz Bir Gemidir Ölüm”, Derya Akpınar’ Pir Sultan Abdal’ın “Şaha Giderim”, yazar Sevhan Beğendi Metin Altıok’un “Evde Yoklar” , Şenay Aktaş Metin Altıok’un “Ben Üzre” şiirlerini okudu.



HER YERİN SİVAS OLMAMASI İÇİN HER YER TAKSİM

İzmir Barosu eski başkanı avukat Çetin Turan olayın oluş şekli ve ardından yaşanan hukuki süreç ile açılan üç dava hakkında ayrıntılı bilgiler verdi. Üç davanın da açılış gerekçelerinin manidar olduğunu ve örgütsel değil bireysel suçlara dayandırıldığını iki ila beş yıl arasında değişen cezaları içerdiğini anlattı. Davaların ileri safhalarında verilen cezaların temyiz edildiği, niteliklerinin değiştiği, idam cezalarının uygulanamadan idam cezasının kaldırıldığını ifade eden Çetin Turan “İnsanlığa karşı işlenen suçlarda ki gibi verilen zamanaşımı kararının Yargıtay tarafından bozulması gerekiyor. Sivas yangınını çıkaranlar bugün Türkiye’yi yönetiyorlar. Bunu aklımızdan çıkarmayalım. Her yerin Sivas her yerin Madımak olmasını istemiyorsak “Her Yer Taksim” diyeceğiz” dedi.

Son konuşmacı yazar Öner Yağcı insan olmayı başarmanın önemli olduğunu binlerce yıldır insan olabiliyor muyuz, olamıyor muyuz sorusunun cevabının aradığını vurgulayarak başladığı konuşmasında “ Bir insanlaşma savaşımı sürüyor. Yüzyıllardır ben insan olacağım diyenlerle hayır ben insan olmayacağım, ben ağamın, beyimin kölesi olacağım, ben başbakanımın bilmem neyinin kılı olacağım, bana çuvalla kömür gönderenin kulu, köpeği olacağım, karıncası, böceği olacağım diyen insanlar arasında bir kavga var. Bu yobazlar, gericiler nereden çıktı diye soruyorlar. Bu AKP birden bire ortaya çıkmadı. Bundan önceki iktidarlar pışpışlaya pışpışlaya bunları yarattı. Öyle bir hukuksuzluk var ki 1972’de hiç cana kıymamış, silah kullanmamış üç fidanı asanlar, Sivas’ta 35 cana kıyanlara cezayı uygun görmediler. Bu topraklarda hukuk her zaman egemenlerin elindeydi. Cadı avıyla insan yakma olayları ortaçağ engizisyon mahkemeleri döneminde görüldü. Sonra Naziler yaktı. Hitler adlı bir bela yaktı. Sonra üçüncü örnek bizim örneğimiz. İnsan bu kadar onursuz değil. Ama Mustafa Kemal ve arkadaşları o kadar güzel bir insanlaşma temeli atmışlar ki”

TÜRK ORDUSU SIFATINI BİLE KULLANMAYI HAK ETMİYOR

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne de göndermeler yapan Yağcı “Her zaman yüzde yüz ellerindeydi zaten bu Ordu. Bu ordu ne zaman insanın yanında oldu. Sadece Kurtuluş Savaşı sırasında Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu o çeşitli çoban ateşlerindeki birliklerin bir araya getirilmesiyle oluşturulan ordu. Özellikle NATO’ya girişten sonra ne yazık ki Türk Ordusu sıfatını kullanmayı bile hak etmeyen bir ordu oldu. Emperyal sömürgecilerin ordusu oldu. 12 Mart’ı da 12 Eylül’ü de onlar gerçekleştirdi. Ergenekon Balyoz işi kesinlikle haklı değil. Bunlar hala ben insanım, yurdumu seviyorum, Mustafa Kemal’in ordusu olmak istiyorum diyenlerin sesinin kesilmesi yok edilmesi olayıdır.” dedi.

Öner Yağcı okuduğu Nazım Hikmet şiirlerinin ardından konuşmasını “ Anadolu; Sivas gibi katliamları yaşar, bağrına basar, hüznünü büyütür, ama öyle çocuklar, torunlar, bebeler yetiştirir ki emperyalizm nasıl ki Kurtuluş savaşıyla ilk büyük dersini yirminci yüzyılda almışsa, yirmi birinci yüzyılda da bizim insanlarımızdan alacağı dersi yirimiikinci, yirmişbeşinci yüzyıllara taşır.” sözleriyle ve alkışlar arasında bitirdi.

Son bölümde Serkan Ali Özçekiç gitarı, Cengiz Onur sazı ve sesiyle türküler söylediler. Alevi Kültür Derneği Semah ekibi semah döndü.

Foça Belediye Başkanı’nın konuşmacı ve sanatçılara çiçek vermesinin ardından program sona erdi.

Seyfi GÜL







Okunma: 3147
Okunma: 3147












Booking.com


   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)