ISSN 1308-8483
   ISSN 1308-8483
ÇAĞRIMIZ VAR!

   .:: Serbest Kürsü


Orhan YÜCE    

  Yayın Tarihi: 23.1.2011    

ÇAĞRIMIZ VAR!


Eğitimin sorunları, yıllardır tartışılıyor. Her hükümet, her Milli Eğitim Bakanı, eğitim sistemi üzerinde planlar, projeler ve programlar hazırlıyor. Bunları iktidarları süresince uygulamaya koyuyorlar. Ama sorunlar çözülmediği gibi katlanarak artıyor.

Özellikle son otuz yıldır, “küreselleşme”, “yenidünya düzeni” ve “yeniden yapılanma” adı altında sürdürülen plan ve uygulamalar uluslararası bir çalışmanın ürünü olarak yapılmaktadır. Bu çalışmalar, çalışma yaşamımızdan eğlenmeye, eğitimin amaçlarından sağlık sisteminin yapılanmasına kadar tüm toplumun ve bireyin yaşamını etkiliyor, yeniden biçimlendiriyor.

Yapılan değişimler, eğitimi bir fabrikanın özelleştirilmesinden çok daha fazla etkiliyor. Eğitim artık toplumsal bir hizmetten çıkartılıp, bireysel bir hizmete dönüştürülüyor. Bireyin eğitim hizmetinden yararlanabilmesi maddi koşullara bağlanıyor. “Ne kadar para o kadar eğitim” bu yapılanmanın ana omurgasını oluşturuyor. (diğer yapılanmalar da aynı anlayışa hizmet için yapılıyor.)

Eğitimin ana unsuru olan eğitimciler, (öğretmenler, müdürler ve diğer çalışanlar) öğrenciler ve veliler de bu yapılanmaya hizmet etmek için yeniden eğitimden geçiriliyor, yeniden biçimlendiriliyor. Bununla, kamu hizmet alanlarının, işletme ve ticari alanlara getirilmesi için, yasalardan, yönetmeliklerden ve genelgelerden önce, çalışanların anlayış ve değerlendirmeleri değiştirilmeye çalışılıyor.

Milli Eğitim Bakanı, “kayıt parası alınmayacak, alanı yakarım” gibi açıklamalar yaparken, okul müdürleri, “bu okulları neyle yöneteceğiz, ödenek gönderin” diyemiyorlar. Milli Eğitim Müdürleri, okul müdürleri toplantısında, “her okul, ihtiyaçlarını kendisi karşılayacak, veliden para toplayabilirsiniz, ama şikayet kabul etmem” derken, okul müdürleri, “biz işletme müdürü müyüz, okul müdürü müyüz?” diye soramıyor.

Üst yöneticilerine bir şey diyemeyen okul müdürleri, “vur abalıya” anlayışı ile velilere yükleniyorlar. Güvenlikçi, temizlikçi çalıştırmak, sınıflara projeksiyon, bilgisayar, perde, masa örtüsü almak gibi 40 kalemde para toplamak okul müdürünün görevi değildir. Bu ihtiyaçları karşılamak, devletin ve hükümetin ana görevidir. Yasal sorumluluklarıdır.
Velilere sınıfları gezdirerek, ”bu sınıfta sizin çocuğunuz okuyacak, masa, projeksiyon, bilgisayarı sizin çocuğunuz kullanacak, sınıf pis kalırsa, çocuğunuz hastalanır. Bunun için 20, 30, 50, 250…TL vermeniz lazım” demek bir okul müdürünün okulu iyi idare ettiğinin, öğrencilerine kaliteli eğitim sunduğunun göstergesi değildir.

İyi bir eğitim için okulların özelleştirilmesi gerekmez. Nitelikli ve toplumsal bir eğitim, öncelikle kamusal olmasıyla başlar. Böyle bir eğitimi istemek, öncelikle, eğitimcilerin, velilerin ve öğrencilerin insani, yasal ve demokratik bir hakkıdır.

Bu hakkı son günlerde, öğrencilerimiz, polis copuna, biber gazına, sürüklenmelere, başbakana, YÖK’e inat kullanmaya çalışıyorlar.

Şimdi de, Diyarbakır-Silvan’da 12 okul müdürü, okullarına ödenek gönderilmediği için istifa ederek insani, yasal ve demokratik haklarını kullandılar. Bu hakkın daha fazla okul müdürü tarafından kullanılması, çalışan eğitimcilerin iş güvenceleri ve geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitim hakkı için çok önemlidir.

ÖVDER olarak, Bilimsel, parasız ve demokratik bir eğitim için tüm okul müdürlerini, eğitim sendikalarını, öğrencileri ve velileri bu duyarlı davranışa destek vermeye çağırıyoruz.

ÖVDER şube başkanı- İzmir.

Orhan YÜCE







Okunma: 963
Okunma: 963












Booking.com


   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)