1939’dan bu yana yapılan Milli Eğitim şurasının 18. si, 1-5 Kasım 2010 tarihleri arası yapıldı.
“Eğitimde 2023 vizyonu” başlığı ile toplanan üyeler toplanılan yere uygun öneriler getirmişlerdir. Asya Termal Otel’de yapılan şura’da herkes var, ama eğitimin en önemli ayağı olan veliler yok, veli örgütleri yok.
İleri demokrasi için anayasa değiştiren, anayasa mahkemesi üyelerinin, HSYK üyelerinin atama değil, seçimle gelmesini özgürlük olarak meydanlarda açıklayan bir hükümetin Milli Eğitim Bakanı, neden demokrasinin ve bilimin yuvası olması gereken kurum ve kuruluşları atamalarla yönetiyor.
Şura üyeleri olan, Bakan müşavirleri, genel müdürler, Milli Eğitim Müdürleri, öğretmenler, YÖK üyeleri, dini ve askeri temsilciler, polis temsilcileri, vali ve kaymakam temsilcileri hepsi atama ile oluşuyor. 800’den fazla üyeden oluşan şura’ya sadece 13 öğrenci ve 60 kadar kadın üye katılmıştır.
Din işleri yüksek kurulunun temsili için yönetmelik değiştiren bakanlık, velileri ve derneklerini yok saymıştır.
Veli temsilcileri yok ama velileri ilgilendirecek kararlar var.
Şura, ‘Öğretmenin Yetiştirilmesi, İstihdamı ve Mesleki Gelişimi’, ‘Eğitim Ortamları, Kurum Kültürü ve Okul Liderliği’, ‘İlköğretim ve Ortaöğretimin Güçlendirilmesi, Ortaöğretime Erişimin Sağlanması’, ‘Spor, Sanat, Beceri ve Değerler Eğitimi’, ‘Psikolojik Danışma, Rehberlik ve Yönlendirme’ konuları üstünden 220 tavsiye kararı aldı.
Zorunlu 8 yıllık eğitimi kesintili hale getirmenin gerekçesini, öğrenciler arasında fiziksel gelişim ve yaş farkı olduğunu ve fiziksel mekanların uygun hale getirilmesini ileri sürenler, okul bahçelerinin otopark yapıldığını, bahçelerin halı sahalarla okuldan ayrıldığını ve çocukların yürüyecek yerlerinin dahi kalmadığını bilmiyorlar mı?
Bu önergeyi verenler öncelikle nitelikli bir eğitim için okulları işletme olmaktan kurtarması için önerge vermeliydiler.
Zorunlu din derslerinin tüm eğitim kademelerine yayılmasını ve bunun dışında din eğitiminin seçmeli yapılmasını isteyenler, nasıl yönünü laik eğitimden yana dönebilirler?
Alevilerin sokak seslerini ve mahkemelerin kararlarını hiç duymadılar mı?
Türkiye’nin ilk kadın Milli Eğitim Bakanı olması ile mutluluk duyan Çubukçu, kadın yönetici oranının yüzde 51’e çıkartılması için verilen önergenin reddedilmesine ses çıkarmamıştır.
Genelgelerle ücreti belirlenen okul öncesi eğitimin, çocukların gelişiminde çok büyük önemi olduğunu söyleyen bakan, parasız olmasını gündeme getirmemiştir.
Türkiye’nin en önemli sorunlarından birinin temel eğitim düzeyinde kayıt, devam ve tamamlama alanında yaşandığını belirten ilk kadın Milli eğitim Bakanı, sorunun nedenlerinin şura’ya taşınmasına öncülük etmemiştir.
Eğitimin paralı hale getirilmesi ve sınava endekslenmesini sağlayan hükümet ve Milli Eğitim Bakanı, şura’da parasız eğitimin üstünde durmak yerine, eğitimin ticarileştirilmesinin yol ve yöntemlerini tartıştırmıştır.
Eğer eğitim görenlerin ve eğitim verenlerin talepleri için yapılsaydı bu şura;
• Anadillerinde eğitim görmeleri için her türlü eylem ve etkinliği yapan Kürt öğrencilerin istemlerini dikkatte alırdı.
• Normu 39 bin olan rehber öğretmenlerin 15 bininin görev yaptığını belirten bakan, binlerce öğretmenin atama beklediğini görmezlikten gelmezdi.
Velilerin ve öğrencilerin en önemli sorunlarından biri olan, kademeler arası geçiş sistemi ayrıntılı masaya yatırılmamıştır. Sınav sisteminin ne kadar adaletsiz olduğu, eğitim felsefesine ne kadar aykırı olduğu ve paraya dayalı olduğunu yıllardır dillendiren velilerin sesi şura üyelerinin kulaklarını tırmalamamıştır.
Bu şura bir kez daha göstermiştir ki, atanan kurum temsilcileri atayanların izinden çıkmamışlardır. Atama yetkisine sahip olan cumhurbaşkanı, başbakan, Milli Eğitim Bakanı ve AKP hükümetinin diğer yetkilileri atadıklarıyla, niyetlerini bir kez daha ortaya koymuşlardır.
Aslında “Eğitimde 2023 vizyonu” diye başlayan şura, “eğitimde 1923’den önceye dönüş” olarak bitmiştir.
Eğitimin sorunları dağ gibi yığılı iken, şura beş gününü kendi siyasi amaçları için geçirmiştir.
Orhan YÜCE
Öğrenci Velileri Dayanışma Derneği
İzmir Şube Başkanı
(ÖVDER)
