Bundan birkaç yıl önce (galiba 5-6), Beşkapılar’da üç restoran vardı. Sonra yıkıldı bunlar. Birçok neden öne sürülmüştü o zaman. O güzel yer terk edildi ve yalnız kaldı. Bugünlerde tekrar açıldı. Hem de daha güzel ve özenle hazırlanmış olarak.
Biz, eski alışkanlıkla ortadaki kafe’de oturuyoruz. Kale (Ömer’in kafe’si) diğerleri gibi çok zevkli döşenmiş.Tahta sandalye ve masalar göze hoş görünüyor. Masalarda çiçekler hiç eksik değil. Ömer, Öner ve Kemal Bey’e şimdi Sinem ve Foça (oğul) katıldı. Foça, (tabi ki o da Fenerbahçeli) çok sık görünmese de diğerleri canla başla çalışıyor. Karnınızı (!), özenle hazırlanan tabaklarda sunulan yemeklerle doyuruyorsunuz. Sinem’in paçanga böreği, köftesi ve cevizli salatası alışkanlık yapıyor. Müzikler güzel. Kafanız şişmiyor. Serviste görevli iki genç, kibar, hızlı ve sabırlı. Öteki restoranlarda başınıza bela olan, masanın altında yatan kocaman köpekler, sırtınıza tırmanan kediler yok (henüz keşfetmediler burayı). Unutmadan, Kemal Bey’in Bergamotlu çayını öneririm. En son, biraz da abartarak “oradan batan güneş dünya çapında” diyerek hepsine başarılar ve bol müşteriler dileriz.
İşletmecilerden bir de dileğimiz var. Önceki yıllarda, şemsiyeler, masalar tüm yola yayılarak insanların yürümeleri engelleniyordu. Sabahları yürüyüşe çıkanları ise kirlilik ve dağınıklık bekliyordu. Ben de, bir yaya olarak, bu durumu daima protesto ederim. Gözümüz kirlilik görmekten bıktı. Lütfen her şey olduğu gibi kalsın.