ISSN 1308-8483
   ISSN 1308-8483
Doğa Koruma Değil Sanki KORUMAMA GENEL MÜDÜRÜ

   .:: Serbest Kürsü



  Yayın Tarihi: 29.6.2010    

Doğa Koruma Değil Sanki KORUMAMA GENEL MÜDÜRÜ


İş yaşantınızda hangi görevi alırsanız, o görevi eksiksiz yerine getirmeye çalışırsınız. Sorumluğunuz altındaki işleri görev tanımınıza uygun biçimde yaparsınız. Bir bekçi devriye görevini yerine getirmek zorundadır. Yemek yapmayan bir aşçı olamaz. Bir doktor, hastalarını iyileştirmek için uğraşır.

Gelin görün ki, iş devlet makamlarına gelince biraz değişir. Makamı niteleyen kavramlarla yapılan iş farklılaşır, çatışır ve hatta varlık nedenine aykırı duruma gelebilir. Türkiye'de özellikle iki bakanlık vardır ki bunlar, kendi varlık nedenlerine ihanet eden çalışmalar içindedir. Avrupa Birliği'nin "Tarım nüfusunu azaltın" direktiflerini uygulayarak, gıdası kendine yetmeyen ülkeler sınıfına düşüren, ulus ötesi sermaye ve onun yerli işbirlikçileriyle birlikte bu ülkenin ihtiyacı olmayan GDO'ları yasalaştırarak çiftçimizi, gıdamızı ve geleceğimizi ulus ötesi tarım tekellerinin kucağına iten Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan başkası değildir. Aynı biçimde ulus ötesi sermayenin istekleri doğrultusunda (son 7-8 yıl içinde) yasalardaki çevre koruma niteliklerini tırpanlayarak sermaye sahiplerine dikensiz gül bahçesi yaratan Çevre ve Orman Bakanlığı'dır. Bu iki bakanlığı niteleyen kavramlarla yürüttükleri çalışmalar çatışmaktadır.

Ancak öyle durumlar var ki, bunların hiçbir açıklaması olamaz. Makam adını niteleyen kavramların tam tersi yürütülen görevler, dudağı uçurtacak cinstendir. İşte bir örnek:

Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'ne Haziran 2010'da vekaleten atanan Yaşar Dostbil, bu atamadan birkaç gün sonra Uludağ Milli Parkı konusunda makamıyla uyuşmayan açıklamalar yaptı.

26 Haziran 2010 tarihli Hürriyet Bursa gazetesinde yayınlanan habere göre, Milli Parklar Genel Müdürü Yaşar Dostbil, Milli Parkları "12 ay kullanmadığımızda zarar ediyoruz demektir. Uludağ'ın en iyi değerlendirilmesi için elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz.... Bakanlık yönü ile proje hazır. Biz hemen projeyi uygulamak istiyoruz.... Biz konunun çözümünde sizden daha sıkıntılıyız. Proje hazır uygulamak istiyoruz ama koruma kurullarında sıkıntı yaşıyoruz." ifadesinde bulundu.

Doğa Koruma Genel Müdürü, doğayı yıkıma götürecek çalışmalar içinde olamaz. Kanunlar gereği, kendi doğallığına bırakılan, ticari iş ve işlemlerin yasak olduğu milli parkların değerlendirilmesi gibi bir kavramdan bahsedemez. Milli Parkları, metalaştıramaz. Buraları yasadışı yapılaşmalara açamaz. Milli parkları "12 ay kullanmazsak zarar ederiz" diyemez. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü görevini yürüten kişi Uludağ Milli Parkı'nı turizm alanına dönüştüren projeleri uygulayamaz. Uludağ'ı Davos yapamaz. Bu proje için "koruma kurullarını aşamadık" diye yakınamaz. Koruma Kurulları'nı doğa koruma görevini yerine getirdiği için suçlayamaz.

Bir suç varsa o suçu işleyen, Uludağ Milli Parkı için yasalara aykırı projeler üreten Çevre ve Orman Bakanlığı'dır. Bakanlığın, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'dür. Bakanlık ve Müdürlük her ikisi de makam ve var oluş nedenlerine, aykırı hareket edemez.

Biz DOĞADER olarak Çevre ve Orman Bakanlığı'nı ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürünü uyarıyoruz. Uludağ bir milli parktır. Milli parklar içinde yapılaşma olamaz. Ticari etkinlikler yürütülemez. Kanun bunları yasaklar. Bu yetkili kurumlara soruyoruz. Hangi kanunlardan güç alarak Uludağ Milli Parkı'nı Davos yapmaktan söz ediyorsunuz? Milli Parklar Kanunu sizi engeller. Bu güne kadar Bursa Barosu öncülüğünde Uludağ konusunda açılan ve DOĞADER'in de davacı olduğu 12 davanın 10'u Bakanlık uygulamalarının yasalara aykırı olduğuna karar vermiş ve bu uygulamaları iptal etmiştir.

Son olarak, 2006 yılında AKP Hükümeti Bakanlar Kurulu'nun Uludağ'da 300 hektarlık alanı turizm alanına çevirme kararı, 5 Haziran 2009'da DOĞADER'in de davacı olduğu davada mahkeme iptal kararı verilmiştir. Tüm bu yargı kararlara rağmen daha önce iptal edilen projelerin benzerlerini gündeme taşıyan AKP Hükümeti, yargı kararlarını yok sayan bir tutum içindedir. Devleti oluşturan üç temel erkten biri olan yargıyı yok saymak demokratik değil, diktatör yönetimlerinin işidir.

Biz DOĞADER olarak diyoruz ki;

Çevre ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, makam niteliğine aykırı uygulamalara son vermelidir.
Milli parklar, insan etkinliklerinin sınırlandırıldığı ve bölgenin insan müdahalesi olmadan kendi doğallığına bırakıldığı yerlerdir.
Milli Parklardaki yapılaşmalar (otel, kamu dinlenme tesisi) kanuna aykırı olduğundan ortadan kaldırılmalıdır.

Uludağ Milli Parkı için geliştirilen yapılaşmaları koruyan yada yenilerini öngören projeler kanuna aykırı olduğundan iptal edilmelidir.
Milli Parklarda turizm günübirlik, sınırlandırılmış alanlar içinde izin verilmelidir. Bu tüm dünyada böyledir.
Milli Parklarda konaklama, sınırlandırılmış alanlarda, ziyaretçilerin kısa süreli kendi çadırlarında kalacağı kamplar şeklinde olmalıdır. Bu tüm dünyada böyledir.

Milli Parklarda su kaynakları başta olmak üzere doğal kaynaklar ve madenler işletilemez. Bu tüm dünyada böyledir.
Uludağ Milli Parkı başta olmak üzere milli parklarda verilmiş tüm su ve diğer kaynak, maden kullanım izinleri iptal edilmelidir. Kaçak kullanımlar ağır cezalandırılmalıdır.

Milli Parklarda avlanma, otlatma, kaçak kuyular, girilmesi yasak alanlara gelen ziyaretçiler gibi sorunlara karşı yeterli sayıda korucu sürekli olarak devriye gezmeli, sorunlara müdahale ederek engellemeli ve raporlamalıdır.

Milli Parklar üzerinde yapılaşmalar varsa, doğal kaynakları işletiliyorsa ve gerektiği gibi korunmuyorsa diğer alanlardan farkı kalmaz. Milli Parklar, Milli Park olarak kalmalıdır.

DOĞADER
Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği
http://www.dogader.org/index.php/component/content/article/452-doga-korumama-genel-muduru-yasar-dostbil






Okunma: 1081
Okunma: 1081












Booking.com


   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)