ISSN 1308-8483
   ISSN 1308-8483
EGE ÇEVRE VE KÜLTÜR PLATFORMU

   .:: Serbest Kürsü



  Yayın Tarihi: 6.6.2010    

EGE ÇEVRE VE KÜLTÜR PLATFORMU


Allianoi Girişim Grubu, AYÇEP-Ayvalık Çevre Platformu, Ayvalık Çevre Koruma Derneği,Baz-Dur Platformu, Çağdaş Hukukçular Dermeği İzmir Şb, Çiğli-Harmandalı Çevre Platformu, DİSK-Emekli – Sen İzmir 4 Nolu Bornova Şubesi, DİSK-Emekli-Sen İzmir 3 Nolu Buca Şubesi, EFESÇED-Efes Çevre, FOÇEP -Foça Çevre ve Kültür Platformu,Doğa ve Kültür Derneği, EGECEP Dernegi, Ege Doğa Derneği, Ege 78’liler Demokrasi ve Dayanışma Derneği, İzmir-Bergama, Eşme Elele Hareketi, Güzelbahçe Kültür, Çevre ve Güzelleştirme Derneği,Güzelhisar Ovası'nı Seviyoruz Çalışma Grubu,İzmir Veteriner Hekimler Odası, Karaburun Sivil İnisiyatif, Karaburun Yarımadası YG21, Karaburun Yerel Fok Komitesi, Karaot’lular Tohum Derneği, Kula-Sandal Köyü Katı Atık Girişimi,Küresel Isınma İzmir Çalışma Grubu, Menemen Emiralem Çevre Platformu, Özdere Çevre Koruma, Dayanışma Ve Geliştirme Derneği, Tehlikeli Gemi Sökümünü Önleme Girişimi, TMMOB Gıda Müh.Odası Ege Bölge Şb.,TMMOB Kimya Müh.Odası Ege Bölge Şb. TMMOB Ziraat Müh.Odası İzmir Şb, Turgutlu Bedensel Engelliler Dernegi, Turgutlu Toplumsal Dayanışma ve Kültür Merkezi Çevre Komisyonu, Uşak İnay Vicdan Hareketi, YADEM-Yağcılar-Demircili Derneği Bireysel Katılımlar.

Bugün “Dünya Çevre Günü.” Çevre Günü 38 yıldır kutlanıyor. Yani bütün ülkeler fark etti ki içinde yaşadığımız ev çöküyor, yaşanmaz hale geliyor. “O halde önlem alınmalı” dediler. “Her insanın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı vardır” ilkesinden hareketle çevre hukuku oluşturuldu. Bu hukuk, bizim kötü 82 Anayasasına bile girdi.

İlk sorularımız şunlardır: “Dünya çevre günü” ilân edildikten bu yana, çevre sorunları niçin çoğaldı? İçilebilir ve kullanılabilir su niçin azaldı? Topraklar niçin daha çok kirlendi? İklim değişikliğine yol açan sera gazlarının atmosfere gönderilmesi neden azalmıyor? Ormanlar her geçen gün neden azalıyor? Soruları çoğaltmak mümkün?

Her geçen gün daha fazla kirlenen, yaşanmaz hale gelen yerkürenin mahvedilmesinden kim sorumlu? Bu soruya doğru yanıt vermeden yol alamayız.

Deniyor ki; havayı, suyu, denizleri, toprağı hepimiz kirletiyoruz, ormanları hepimiz azaltıyoruz. Bu yalandır !

Kirlenmeden hepimiz sorumluyuz demek, bu işin sorumlusu yok, demektir. Ya da esas sorumluların saklanması demektir. Şimdi esas sorumluları deşifre etme zamanıdır.

“İnsanın canı, acıdığı yeridir” derler. O halde; Türkiye’nin acıyan yerlerini, seslerin, çığlıkların geldiği yerlere bakarak anlayabiliriz. “Canımız acıyor” çığlıkları nerelerden geliyor?

Bergama’dan, Uşak-Kışladağ’dan, Turgutlu-Çaldağ’dan, Artvin Cerattepe’den, İzmir – Efemçukuru’ndan, Niğde-Ulukışla’dan, Madra ve Kazdağları’ndan…

Çünkü maden tekelleri saldırıyor! Durmadan kirletiyor. Ve bu sesler çoğalacak. Ülkenin 48 yerinde verilmiş maden ruhsatı var.

Yuvarlakçaydan, Munzur’dan, Karadeniz ve Akdeniz derelerinden, HES bahanesiyle sularına el konanlar ses veriyor. Çünkü su tekelleri saldırıyor! Ülkemizde 1700 civarında verilmiş HES izni var. Allionai, Hasankeyf’ten gelen çığlığı yıllardır duyuyorsunuz.

Bakın bir aydır BP ye ait, Meksika körfezinde çöken bir petrol platformundan binlerce ton petrol akıyor. Hasılı petrol tekelleri saldırıyor.

Sinop’tan, Mersin’den çığlıklar yükseliyor. Çünkü nükleer lobi saldırıyor!
Foça’dan, Aliağa’dan sesler yükseliyor. Aliağa yarım adası zehrini kusuyor artık, ama hala Termik santral kurmak, Gemi söküm tesisi yapmak için saldırıyorlar.

Küçük çiftçilerimizden, köylülerden sesler yükseliyor. Çünkü Tohum tekelleri saldırıyor.

Biz tüketiciler “Ne yiyip içtiğimizi bilmek istiyoruz” diyoruz. Çünkü Gıda tekelleri GDO’lu ürünlerle saldırıyorlar. “Domuz gribi” domuzluğuyla insanları korkutan ilaç tekelleri saldırıyor.

Ve çıplak gerçek buyken, yaşam alanlarımızın kirlenmesinden “hepimiz sorumluyuz” diyorlar.

Ve çıplak gerçek buyken, “çevreye saygılı kalkınma-büyüme”/ kalkınmanın sürdürülmesi gereklidir, diyorlar. Tabii ki talanlarına, saldırılarına kılıf buluyorlar.

Bütün dünya, yukarıda saydığımız uluslar arası tekellerin/küresel kapitalizmin vahşice saldırdığı bir Pazar; yerkürenin suyu, havası, ormanı, toprağı, tohumu ve hatta insanın kendisi bu pazarın malı / ticari metasıdır. Bunun adını “sürdürülebilir kalkınma” koydular. Fakat yaşam artık sürdürülemez hale gelmiştir.

Gerçek buyken; her türlü kirletici faaliyetin yasasını çıkaran, iznini veren yetkililer, “çevre gününü” nde “çevreyi koruyalım, temiz tutalım” nutukları atan yetkililer iki yüzlü değil midir? Önümüzdeki hafta TBMM den geçmesi muhtemel maden yasasını oylayacak milletvekillerini “ikna etmek için” kuşatan sekten tane maden lobisi elemanının markajına boyun eğenlerin, “yaşamı ve doğayı koruyalım” mesajları riyakârlık değil midir?

Ya bilim dünyası? Üniversiteler hiç bugün olduğu kadar “ticarethane” olmamıştı, hiç bu kadar parasal düzenler içinde “bilimsel bilirkişi raporları” vermemişti bilim insanları! Birçok üniversitenin çevre haftası nedeniyle düzenlediği etkinlikleri Tüprag ve öteki maden şirketlerinin finanse ettiğini biliyoruz. Ülkemizdeki 30 Tıp fakültesinin özellikle Halk Sağlığı Bölümlerine altın madeni şirketlerinin el attığını bilmenizi isteriz. Çünkü Kışladağ’da gözsüz ve iki ayaklı kuzular, kuzuya benzemeyen hilkat garibeleri doğmaya devam etmektedir. Bu anomalili doğumların madenden kaynaklanmadığını söyleyecek bilimciler lazımdır!

Korkumuz şudur ki, bir süre sonra, kurulan parasal düzenler nedeniyle, ülkemizin üniversitelerinden yaşamın ve halkın lehine bilirkişi raporları verecek bilim insanı kalmayacaktır.

Ama umutsuz değiliz!

Derelerin, dağların, zeytinlerin, sıkışmış kentlerin çığlığı büyümektedir. Yaşam alanlarına sahip çıkanların mücadelesi büyümektedir. Umut bu mücadelededir.

Derelerin, dağların, tohumun, toprağın ve haysiyetli insanların kardeşliği ve mücadelesi; kâr hırsı uğruna yaşama karşı her türlü kalleşliğe galip gelecektir, gelmelidir.


Muammer Sakaryalı

Egeçep Dönem Sözcüsü, 05.06. 2010






Okunma: 1151
Okunma: 1151












Booking.com


   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)