ISSN 1308-8483
   ISSN 1308-8483
EGEÇEP OLARAK BURHANİYE’DEYDİK

   .:: Serbest Kürsü



  Yayın Tarihi: 1.6.2010    

EGEÇEP OLARAK BURHANİYE’DEYDİK


Sevgili Dostlarım,

Dün – 30.05.2010- Egeçep YK dan beş arkadaş, Burhaniyeli dostlarımızın daveti üzerine Burhaniye’ye icabet ettik. Şu anda TBMM nin komisyonlarından geçen ve muhtemelen önümüzdeki hafta Meclis genel kurulundan geçecek olan MADEN YASASI nın yaşam alanlarımızı mahvedecek olması nedeniyle, yapılması gerekenlerin konuşulacağı ve katkı yapmayı, destek olmayı görev bildiğimiz toplantıya katıldık. Ne mi oldu?

Burhaniye Belediye Başkanının yönettiği toplantıda, CHP milletvekili Mehmet Ali Susam’ın dışında 14-15 kişi konuştu. Çevreciler ve odalar adına yapılan konuşmalar gerçekçiydi. Ancak…
1. Madra ve Kazdağlı dostlarımızın / özellikle toplantıyı düzenleyenlerin kendi aralarında soruna yaklaşım farklıydı. Çevre dernek, platform ve hareketlerinin soruna yaklaşımı son derece gerçekçiyken, Belediye Başkanlarının ve Zeytinyağcıların yaklaşımı “Maden yasasının zeytini ilgilendiren kısmı”yla kendini sınırlı görmeleri çok üzücüydü. Hatta açıkça ve özetle, “Türkiye yüzölçümünün yüzde 3 ü zeytinle kaplıdır, bu yüzde 3 ün dışında siyanür kullanılsın” şeklindeydi. Dostlarımız bizi incittiklerini fark etmiyor muydu?

Sanki gözsüz kuzular doğan, hilkat garibesi gibi hayvan doğumları olan, daha geçen hafta onlarca canlı balığın öldüğü Kışladağ bölgesi yurt toprağı değildi! Sanki sülfürik asitle mahvedilecek olan Çaldağ’ı bölgesi yaşam alanı değildi. Sanki bütün bunlar Bergama köylü hareketinin bir psikolojik savaşla etkisiz hale getirilmesinden ve orada ve Kışladağ da Hukukun hiçe sayılmasından sonra hız kazanmamıştı!
Zaten milletvekilimiz de “ Madencilik konusunda anlayış değişikliği” istiyor, “çevreye saygılı madencilik ve madene saygılı çevrecilik” (!) diyordu. Altın, nikel vb madenciliğe karşı saygılı çevrecilik nasıl olacaktı, duyan bilen varsa beri gelsin! “Yeni altıncı sever Özgöbekler, Al’lar mı geliyor acaba?” sorusunu içimden geçirmedim dersem yalan olur.

2. Dünyada çokuluslu altın, gümüş, nikel, bakır, elmas avcıları işlerini nasıl yürütüyorsa, hükümetleri kendi lobileriyle nasıl etkiliyorsa, kendi Ceo’larına yazdırdıkları maden yasalarını o ülkelerde nasıl yaptırıyorsa; TÜRKİYE’DE DE ÖYLE YAPTIRIYORDU. Ama olay bu perspektiften görülmüyordu nedense?
Nitekim maden yasası komisyonlardan geçerken milletvekillerini TBMM inde marke eden, baskı kuran 80 tane maden lobisi adamı olduğunu, zeytinciliği savunan 5-6 kişi olduklarını bugün Madra dağlı dostlarımız itiraf etti.

3. “Maden bulunduğu yerde işlenirmiş başka çıkar yol yokmuş, peki zeytin bulunduğu yerde yetiştirilmeyecek mi?” diyen Belediye başkanımız; “hükümet bizim yanımızda değil, altın lobilerinin yanında, hükümet zeytini, havamızı, suyumuzu, toprağımızı değil; maden lobilerinin çıkarını düşünüyor” diyemiyordu. Siyanür, zeytin alanı dışında kullanılırsa, ona yetecek. Böyle bir anlayışla nasıl dayanışacağız?
4. Bilinmeli ki, çokuluslu maden lobisi ve yerli işbirlikçileri; ülkemizin-yaşam alanımızın her yanında suya, toprağa, havaya, tohuma, madenlere, zeytine velhasıl yaşama saldırıyorlar. Ülkedeki madenciliğin ülke ekonomisi ve sanayisiyle artık ilgisi kalmadı. Madenlerini ham madde olarak satan hiçbir dünya ülkesi de zengin olmuyor. Salak ve satılmış olmayan herkes bunu biliyor. 25 yıllık bir mücadele deneyiminden sonra hiç kimse kendini kandırmamalı!

Meclise getirilen yasa, insan ve çevre sağlığını hiçe sayan, biyoçeşitliği ve ekosistemi mahveden, yeraltı zenginliklerimizi şirketlerin talanına açan nitelikte düzenlemeler içermektedir.

CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam maden yasasının bu hali ile ilgili özellikle AKP üzerinde yoğun bir baskı kurduklarını söyledi. Susam, yasanın bu haliyle meclise gelmesi durumunda engellemek ya da geç çıkarmak için (2-3 ayda çıkaramazlar dedi Susam) ellerinden geleni yapacakları yönündeki tehditlerinin işe yaradığını ileri sürdü. Susam’ın verdiği bilgiye göre AKP bu noktada geri adım attı. Kendilerine Zeytinciliği etkileyen maddelerin çıkarılması sözü verildiğini “müjdeledi’. Susam, yasanın diğer eleştirilen yönlerine ise hiç girmedi.

Susam’ın ve diğer belediye başkanlarının bakış açısı “gözünün önündeki ağaçtan ormanı göremeyen”lerin bakış açıları ile aynı. Yasanın zeytincilikle ilgili maddeleri üzerinde yoğunlaşmışlar diğer tehlikeli yönlerini görmüyorlar. Bu, hükümetin Zeytincilikle ilgili maddeleri birer pazarlık malzemesi haline getirilmesinin yolunu da açıyor. Hani o hep tekrarladıkları K. Atatürk’ün, “Hattı müdafaa yoktur/sathı müdafaa vardır ve o satıh bütün vatandır” sözleri aslında bu yasa için de geçerli. Burada tehlike yasanın bütünü ve onun ardında yatan düşünce. Yoksa bir iki maddenin kaldırılması değişmesi değil. Bu somut gerçeklik toplantıda da konuşmacılar tarafından dile getirildi aslında; Şimdiye kadar madenciler Bergama’da, Küçükdere’de, Efemçukuru’nda doğayı, yaşamı katlederken bugün hep savunulan ve olmazsa olmaz denen Zeytincilik Yasası yürürlükte idi! Yani bu yasa tek başına zeytinleri, doğayı, canlı yaşamına korumaya yetmiyor!... Dünyanın en güzel yasasını da yapsanız, onu uygulayacak siyasi irade ve hukuk düzeni yoksa o yasa kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur.

5. Çağrımızı 27-28 Şubat 2010 tarihlerinde Egeçep Kurultayında, 5 Nisan 2010 Egeçep Forumunda, 27 Mayıs 2010 Bergama duruşması sonrasında yaptık. Yineliyoruz ve tarihe not düşüyoruz.

“Milletin Vekilleri !
Yaşam alanlarımıza ve ülkemize kıymayın.
Bu yasanın lehinde el kaldırırsanız, yaşam alanlarımızın geleceğini ipotek altına sokan vekiller olarak tarihe geçeceksiniz. Bu yasa maden lobilerinin çıkarınadır, halkın ve ülkenin ve canlı – cansız yaşamın lehine değildir.

Çünkü Anayasa mahkemesinin ve Danıştay’ın kararları bypass edilerek, hukukun yol göstermesi göz ardı edilerek hazırlanan bir yasa taslağıdır. Maden İşleri Genel Müdürü Meclis’te çevre komisyonuna tasarının açıkça, “Kanunun bazı maddelerini Anayasa Mahkemesinin iptal etmesinin ardından sektörde ortaya çıkan sıkıntıları gidermek ve sektörün önünü açmak için hazırlandığını” (AA 18.3.2010) söylüyor. Altın Madencileri Derneği Genel Koordinatörü Muharrem Köse de, Altın madencileri lobisini temsilen “Biz yatırım ortamının sağlanmasını bekliyoruz” derken, tasarıyı desteklediklerini ima ediyor.
Yaşamdan, çevreden, havadan, sudan, topraktan, tohumdan söz açan yok. Yaşam onları ilgilendirmiyor. Ama yaşam bizi ilgilendiriyor. Yaşam sizi de ilgilendirmeli. Maden lobilerinin çıkarlarını değil, halkın- ülkenin- yaşamın çıkarlarını savunmalısınız.

Maden yasası bu haliyle çıkarsa, küresel sermayenin isteklerini yapmış olacaksınız ama tarihin ve toplumun vicdanını kanatacaksınız.
Yaşama kıymayın!”

Şimdi yeni bir gelişme daha oldu. Avrupa Parlamentosu siyanürlü Altın işletmeciliğini yasakladı. Siz Türkiye’yi AB ye sokmaya çalışmıyor musunuz? Eğer AB normları sizi bağlıyorsa, Türkiye’yi niçin çokuluslu şirketlerin/ ABD ve AB nin/ çöplüğü haline getirmektesiniz?
Yeniden soruyoruz: Siz sayın iktidar ve muhalefet milletvekilleri, yasa yapanlar!

Suyu zehirlenmiş, toprağı kirlenmiş, insanı kanserden ölen, ormanları yok edilen, kaynakları talan edilen ülkede kimi temsil ediyorsunuz? Kimden yanasınız?

Böyle bir yurdu nasıl seveceğiz, sevdireceğiz ?
Yaşasın Yaşamı Savunanların Eyleminin Birliği!

Egeçep Dönem Sözcüsü

Muammer Sakaryalı






Okunma: 949
Okunma: 949












Booking.com


   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)