ISSN 1308-8483
   ISSN 1308-8483
“ENDÜSTRİYEL ORGANİK TARIM” DA NE?

   .:: Serbest Kürsü



  Yayın Tarihi: 19.5.2010    

“ENDÜSTRİYEL ORGANİK TARIM” DA NE?



Bu başlık da ne oluyor, demeyin. Hem “organik” hem de “endüstriyel tarım” bir arada, size yelkenli denizaltı gibi saçma gelebilir. Ancak ne yazık ki böyle bir durum bütün dünyada var. Organik tarımı tek ürün (monokültür ) sistemi ile, büyük işletmeler halinde, endüstrinin ürettiği organik ilaçlar ve organik gübrelerle (uzak mesafelerden geliyor) ve yerel çeşitlerle değil de şirket tohumlarını, fidanlarını kullanarak yapıyorsanız ve ürünler çoğunlukla ihraç ediliyor ve süpermarketlerde satılıyorsa bu tarım sistemi ne çevreye ne de insana saygılı olamıyor. Örneğin 200 dekar kiraz veya domates üretiyorsunuz, bu nasıl ekolojik olabilir? Büyük ilaç şirketleri artık hızla organik üreticiler için ilaçlar üretiyorlar. Çiftçinin tarım ilaçlarını yerel olarak üretmesi çoğu zaman engelleniyor. Araştırmacılar çoğunlukla patentlenecek ilaçlar, gübreler peşinde koşuyorlar. Böylelikle yeni bir hegemonya başlatılıyor.

Bu sorunları ifade edebilmek için bir terim aradığımızda İstanbul’daki bir sempozyumda bir İspanyol araştırmacısı ve ekolojik ürün üreticisinden bu “endüstriyel organik tarım” terimini duyduğumda bütün bu eleştirilerimize karşılık gelen bir terim olduğunu anladım.

Ülkemizde organik tarım Avrupalı organik tarım şirketlerinin desteği ile ihracata yönelik olarak başlamış idi. Dolayısıyla bu iş baştan itibaren sadece bir ticaret gözüyle bakılmıştır. Hala da pek bir şey değişmedi. İzmir’de yapılan “organik tarım arama toplantısında” yerel tohumların tohum yasası ile baskılandığını, bunların çiftçilerce satılmasının yasaklandığını söyleyerek katılımcılardan destek istediğimde çay aralarında birkaç kişi dışında bir olumlu cevap alamamıştım. Çoğunluğun böyle bir derdi yoktu. Onlara göre organik tarımın yerel çeşitlerle yapılması için çok bir ihtiyaç yoktu. Hatta çoğu endüstriyel tarım olmaz ise dünyanın aç kalacağını da düşünüyorlardı. Hatta toplantıda Tarım Bakanlığından bazı bürokratlar açıkça tohum yasasını desteklediler.

Yerel tohumların hem hastalık ve zararlılara daha dayanıklı hem de besin içerikleri bakımından daha zengin olduğu biliniyor. O zaman gerçek bir organik hareketin yerel tohumlara destek çıkması ve en kısa zamanda organik üretimi yerel tohumlar temelinde yönlendirmesi gerekmez miydi? Ne gezer, organik tarımı sadece bir ticaret olarak görenler endüstriyel tarımla kol kola bir tavır içindeler. Dahası yerel tohum sorununa kayıtsızlar. Bu gidiş varsa varsa yeni bir hegemonyaya varır.

Gerçekten hem çevreye hem de başta çiftçiler insana saygılı bir ekolojik tarım hareketine ihtiyaç var.

Tayfun Özkaya






Okunma: 922
Okunma: 922












Booking.com


   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)