Her üç yılda bir değiştirilen yüksek öğrenime giriş sınavının birinci aşamasının sonuçları açıklandı. Bu yeni sınav sistemi çok tartışıldı. Özü değil, biçimi tartışıldı. Katsayı ne olsun? Mahkemelik yaptılar, iptal ettirdiler. En sonunda ise Danıştay son başvuruyu reddetti de biçimsel tartışmalar şimdilik durdu. Ama bu haksız ve adaletsiz uygulama bütün garabeti ile devam ettiriliyor. Gençlerimizin gelecekleri karartılmaya devam ediliyor.
YGS’ye 1 milyon 587 bin 990 aday girdi. 1 milyon 233 bin 580’i kazandı. Yani %95.3’ü kazandı. Bu eleme sınavının büyük başarısı(!) kazananlar neyi kazandı diye sorsak, karşılığı ne olabilir? Ya da soruyu şöyle sorsak: Bu sınav niye yapıldı?, neyi ölçtü? Kimi eledi?
Niye yapıldı? Her öğrenciden 35 TL alındı. 24 bin 893 adayın giremediği sınava, 1.563.097x35= (miktarı siz hesaplayın)
Neyi ölçtü? Özel okulların ne kadar başarılı olduğunu, 25 polisin derslere girdiği Ardahan’ın ne kadar başarısız olduğunu, üzerine bu kadar gürültü koparılan meslek liselileri için kat sayının hiçbir anlamının olmadığını ve bu okulların zaten kazanabilecek bir müfredata sahip olmadığını bir kez daha ortaya çıkardı.
Kimi eledi? Elenen % 4,7’nin içinde, 75 bin 471 adayın sınavı geçersiz sayıldı. 24 bin 893 aday sınava girmedi.(asıl bunun araştırılması gerekir) 70 bin 248 aday ise 140 puandan aşağı aldığı için elendiler. Yani sınavda elenen 70 bin 248 adaydır.
Bu kadar adayı elemek için bu masrafa değer mi?
Böyle bir sonuçta ister istemez, ÖSYM’nin bizim gençlerimizin umutlarından, geleceklerinden ne kadar para kazandığını sormak gerekiyor.
10 milyar dolarlık bir ciro yaratılan ve sınava dayalı eğitim sistemini, bir kez daha sorgulamamız gerekiyor.
Gerek ilköğretim, gerekse ortaöğretim sisteminin bu kadar parçalandığı bir yapıda, ortak sınavlar ne işe yarıyor? SBS, LGS, LYS, KPSS gibi sınavlar bir ticari sektör olmadı mı? Bu sınavlarda trilyon TL’ler kimlerin cebini dolduruyor?
Kazandı denilen 1.233.580 aday LYS’ye girerken tekrar 40 TL ve 2 TL verecekler. Bu 1.233.580x 42.00= 51.810.360.00TL
LYS sınavı neyi ölçecek? Kimin hangi okula gireceğini mi? Bu da zaten belli değil mi? Kendi dili dışında eğitim almak zorunda olan, öğretmen kadrosu sürekli değişen, birçok dersleri boş geçen ve dershaneye gidecek parası olmayan doğu ve güneydoğu illerinden mi kazanacak?
Kriz gerekçesi ile işinden atılmış, ücretini alamamış ve dershane parasını bulamayan velilerin çocukları mı kazanacak?
Bu sınavların ölçtüğü tek bir olgu var. O da sınıf ayrımıdır. Zengin, fakir ayrımıdır.
Bu nedenle emekçiler ve çocukları açısından sınavlar haksız ve adaletsizdir. Bireyci ve rekabetçidir. Toplumsal yapısal yapıya uygun değildir. Derhal kaldırılmalıdır.
ÖVDER(öğrenci Velileri Dayanışma Derneği) şube başkanı- İzmir
