Son günlerde çiğ süt fiyatlarında artışı görenler bunu çiğ süt üreticisinin yaptığını sanıyor. Halbuki bu artıştan en fazla kazanç sağlayan KUTU SÜT Üreticilerinin birkaç DEV'idir.
Çiğ Süt Fiyatlarının artışından önce Canlı hayvan ve
Kesilmiş Et fiyatlarındaki artış çiğ süt fiyatlarının da artacağının
habercisiydi. Tüketici ,fiyat artışlarının nedenine niçinine bakmaz. Sonuca bakar.!
1973 Arap-Israel savaşı sonucu Petrol üreten ülkelerin zammına Türk seçmeni seçimde ''yanlış '' okudu. !978 Ecevit hükümeti'ndeki yağ,margarin kuyruklarını Türk Seçmeni ''yanlış'' okudu !. 2000 yılındaki anap,dsp,mhp koalisyonunda anayasa kitabının fırlatılıp dövizin fırlamasıyla yine Türk seçmeni Ecevit'i ve koalisyonu yanlış okudu !
Et ve Çiğ Süt Fiyatlarındaki artışı da Tüketici ''yanlış okuyacak''
Yani faturayı ''yanlış''olarak iktidara kesecek !
Ama Türk insanının yanlış okumadığına eminim ki kasaba giden süt ineklerinden yapılan süt mitinglerinden haberleri var.!
O damızlık süt inekleri kasaba gitmeselerdi şimdi birer adet
yavruları doğmuş karınlarında da müstakbel bir buzağıları olacaktı.
Et fiyatları niçin artığına bakmak için önce et fiyatlarının
yıllardır niçin artmadığına bakalım: 2000 yılında Canlı hayvan fiyatları ile yem arasındaki parite farklılığının azlığı, canlı fiyatlarının az olmasının sebebini ülkeye sınırdan canlı hayvan girişinin sebep olduğu gerekçesiyle Canlı Hayvan besicileri o zaman ki mhp tarım bakanına müraacat ettiler. Tarım Bakanı sınır İllerimizin Valilerini, jandarma komutanlarını, Tarım il müdürlüklerindeki yetkili veterinerleri topladı: Söylediği sözler şu idi: Jandarma sınırı gevşek bırakıyor. dışarıdaki kaçakçı kaçak hayvanları Vilayete sokuyor. İlgili Veteriner Hayvan nakil ve hayvan Kesim yönetmeliğine riayet etse o hayvanlar kesilemez ve Vilayetten de dışarı çıkarılamaz. Besicilerin bir daha kaçak hayvan şikayeti olduğunda Tarım ildeki Veteriner'i ve Jandarma Komutan'ını ve onun ita amiri Vali'yi sorumlu tutarım anlamında konuşma yaptı.
Bu toplantıdan sonra O bakan Görevinde iken bir daha kaçak hayvan girişi olmadığından o zaman canlı hayvan fiyatları yüzde on ,on beş hatta yirmilerde artış oldu. Bu hükümet geldikten sonra sınırlarımız kevgir'e (elek) döndü. Sınır ötesinde Suriye, İran ve Irak'ta hayvan fiyatları düşük ,ülkemizde yüksek olduğundan dolayı kaçak hayvan girişi devam ettirilmekte idi.
Halbuki kaçak hayvan girişinin önü alınsa idi , canlı hayvan fiyatları ile yem paritesi ekonomik olacağından hayvancılığımız gelişirdi. Şimdilerde Suriye ,Irak, Iran da canlı hayvan fiyatları arttığından kaçak giriş yok oldu. Şu anda sadece ERMENİSTAN üzerinden Kaçak hayvan girişi olmasına rağmen fiyatların inmesine sebeb olamıyor. Çünkü giriş miktarları çok az. Bir yıl sonra Ermenistan'da da canlı hayvan fiyatları artacaktır!
Çiğ Süt 'teki fiyat artışının nedenleri farklıdır. Çünkü sınır
ülkelerinden dişi de olsa süt inekleri değil , kesimlik inek, erkek
dana ,koyun girişleri olmakta idi. Dolayısı ile kaçak hayvan girişlerinin süt ineği fiyatlarına dolaylı bir baskısı olsa da çiğ süt
fiyatlarına etkisi yoktu. Kutu süt ve Süt ürünlerinden yoğurt, ayran gibi ürünlerin İKİ HAMMADDE' si var birincisi Çiğ Süt ,ikincisi ise SÜT TOZU'dur.
Kamuoyunun dikkatini çeken Çiğ Süt Fiyatlarının artışıdır. Süt tozu fiyatları arttı mı? Artmadı ? Peki Kutu sütçüler tövbekar mı oldular veya Tüketiciye saygılarından mı süt tozunu kullanmıyorlar ? hayır kullanıyorlar . Kim kullanıyor ? Hem Kutu süt hem de süt tozu fabrikalarına sahip olup ta devletten geçen yıl 45 trilyon süt tozu yapım teşviğini alan süt fiyatlarında MAFYA oluşturanlardır. Kutu süt fiyatlarında mafyalaşmanın örneğini rekabet kurulunun sitemizdeki yayınlanan kararında okuyabilirsiniz. Piyasada ithal süt tozu da vardır. Ama Kutu sütü devlerinin elindeki süt tozları daha ucuzdur.
Çünkü geçen yılki aldıkları süt tozu teşviğiyle 0,39 TL'lerden
topladıkları çiğ sütten ellerinde tonlarca süt tozu var. Bu ucuz süt
tozundan bu devler süt ve süt ürünleri imal etmekteler.
Çiğ Süt fiyatlarının bu 2010 Ocak döneminde 0,7-0,84 TL'lere
tırmandığı günlerde Süt sanayicileri içerisinde Süt tozu teşvikinden yaralanıp süt tozu fabrikasına sahip olanlar sütün ikinci hammaddesi olan süt tozundan süt ve süt ürünleri üreterek Hammaddeyi 0, 5 TL / Litre 'den temin etmiş oluyorlar, süt tozu fabrikası olmayanlar ise hammaddeyi çiğ sütten sağlayarak 0,7-0,84 TL/Litre'den mal ediyorlar.
İşte bunlar arasında şimdilerde hammaddeyi ucuza temin etmiş olmanın haksız rekabeti var. Haksız rekabet diyoruz çünkü birinin elinde ucuz hammadde var ,diğeri ise pahalı hammaddeden kullanmak zorunda.
Trilyonluk süt tozu teşviği alan süt tozu fabrikalarına sahip bu
devler süt tozundan süt ve süt ürünlerini imal ederek altın çağını yaşıyorlar!
KUTU SÜT DEV'leri çiğ süt üreticilerinin kurmuş olduğu kooperetiflerin çiğ süt satım ihalelerine girmiyorlar. Peki çiğ sütü nereden alıyorlar ? Çiğ Süt satın almaksızın kutu sütü ve süt ürünlerinden olan yoğurt ve ayranı SÜT TOZU'ndan yapıyorlar.!!! Bazı bölgelerden topladıkları çiğ süt ile de pastörize süt ihtiyaçlarını gideriyorlar.
Geçen Yıl Çiğ Süt fiyatları dibe vurduğunda ( dibe vurduranlarda
kutu sütçüler) Tarım bakanı Mehdi eker sadece Kutu sütçüleri
dinleyerek << ARZ FAZLASI VAR >> beyanatı verdi. Çiğ Süt üreticilerini desteklemek yerine Süt tozu fabrikalarına desteği verdi. Güya çiğ süt fiyatları düştüğünde verilecek teşvikle süt tozu yapan yerli fabrikalar çiğ sütten süt tozu yapıp stoklayacaklar, Çiğ Süt fiyatları yükseldiğinde bu yaptıkları süt tozunu piyasaya sürerek çiğ süt fiyatlarını düşürecekler veya dengeleyeceklerdi.
Çiğ Süt fiyatlarını asla Süt Sanayicileri Dengeleyemezler,
dengelemezler. Eşyanın tabiatına aykırıdır. Çiğ Süt fiyatlarını sadece ve sadece piyasaya yeniden çıkacak SEK (süt Endüstrisi Kurumu) gibi Ülkede global oyunculuk yapacak bir kurum dengeleyebilir. Et ve Balık Kurumu'nun neredeyse tamamı özelleştirilirken bazı kombinaların özelleştirilme kararından doğru olarak vazgeçildi. Ama SEK özelleştirildi. Şimdilerde çiğ süt fiatları artmış olsa bile çiğ süt üreticisini yine perişan günler bekliyor.
Geçen yıl çiğ süt fiyatlarını düşüklüğünden dolayı kesime giden
işletmeler büyük işletmelerdi. Ne garip değimli ? Hayvancılıkta
hijyeni, ekonomik beslenmeyi sağlayan da bu büyük işletmelerdi. Eh !
Zarar ,işletmenin büyüklüğü ile doğru orantılıdır.
Ülkemizde sayısı en çok olan işletmeler 1-3 sayıda süt ineği olan işletmelerdir. Bunlar çiğ süt fiyatlarındaki düşmelere karşı
dayanıklıdırlar: Kendi ailesinin süt ve süt ürününü karşıladıktan
sonra fazlasını pazara sunan işletmelerdir.Ama hükümetin çiğ süt destekleme politikası -1-3 sayıdaki işletmeler değil, 5 ve üzerindeki işletmelerdir. Bu destekleme siyasetini de Avrupa'nın destekleme siyasetinden öğrenmişlerdir. Avrupa için bu siyaset doğrudur ama ülkemiz için yanlıştır. 1-3 hayvan sayısı büyüklüğüne sahip işletmeler - sayı az zarar az-prensibi ile geçen yıl ayakta kalabildiler.
Hükümet , Sosyal Yardım ve Dayanışma Vakfı kanalıyla,sosyal
projelerle fakir köylüye uzun vadeli 2 sayıda damızlık inek (süt
ineği) verirken , desteklemede bunları yoksun bırakmamalıdır. 1-3 büyüklüğündeki işletmeler için de çiğ süt ,hayvancılık desteklerinden mahrum bırakılmayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
Canlı hayvan ve et fiyatlarındaki artış küresel ısınma ve komşu
ülkelerdeki kuraklığa bağlanmaktadır. Peki komşu ülkelerde yıllardır canlı hayvan fiyatlarının düşük oluşundan, ülkemizde de o ülkelere nazaran düşük oluşundan dolayı gerçekleşen kaçak canlı hayvan girişi niçin önlenip de Türk Canlı Hayvan Üreticisi korunmamıştı ? Niçin Ülkemizin tüketicilerin Suriye'nin ,Irak'ın ,İran'ın, Gürcistan'ın Ermenistan'ın Çiftçileri desteklettirilmişti. Ermenistan ve Gürcistan hariç yukarda saydığımız ülkelerde canlı hayvan fiatları artıp kaçak canlı hayvan girişi durduğunda bizdeki fiatlar yükselince niçin bu tepesinden yorumlanıyor.
Niçin komşu ülkelere et ihracatımız artı deniliyor. Komşu ülkelere artan et ithalatımız yok. Çünkü komşu ülkelere,veya diğer ülkelere olabilecek et ve et ürünleri ihracatı için ülkemiz ihracatçıları dahilde işleme rejimi geeğince bir başka ülkeden ucuz et ithalatını yapabilmektedirler. Türkiye'den geçmişte de
şimdilerde de devam eden yasağa rağmen 6 aylıktan daha küçük kuzuların komşu ülkelere ihracatıdır.
Şayet gerekli tedbirler alındığı takdirde hayvancılığın en az üç yılda toparlanması söz konusudur. Sınırlarda ciddi önlemler alınıp kaçak hayvan girişine izn verilmemelidir. Hasbel kader sınırdan kaçak girmiş olan canlı hayvanların kesiminin önüne geçilebilmesi için kulak numarasız hayvanların mezbahalarda kesimi yasaklanmalıdır. Bu düzenlemenin kaldırılmış olması çok ta gariptir. Kulak numaralarının düşümü mezbahalarda online yapılmalıdır. Online sistemde kulak numarası olmayan veya olsa da gerçeği yansıtmayan kulak numaralı hayvan kesilmemelidir. Damızlık inekler ve süt ineklerinde dişi hayvan kesimi disiplin altına alınmalıdır. Kısırlığı veterinerce ispatlanmamış dişi kesimi yasaklanmalıdır.
Sonuç olarak , Çiğ sütte Süt Endüstrisi gibi bir kurum yeniden
kurulmalıdır. Süt ve süt ürünlerinde SÜT TOZU KULLANIMI tüketicinin tercihinde olabilmesi için süt ve süt ürünleri ambalajlarında << süt tozundan yapılmıştır>> ,<<Çiğ Sütten yapılmıştır>> ibarelerinin konulmasına zorunluluk getiren düzenlemeler Tarım Bakanlığınca yapılmalıdır.
Et fiyatlarının dengelenmesi için her bir damızlık ineğin ,damızlık
koyun ve keçinin birer canlı hayvan üretme fabrikası olduğu
unutulmamalıdır.
Gümrük mevzuatımıza göre 6 aylıktan küçük kuzuların ihracatının yasaklığı rüşvetle göz ardı edilmekte olduğundan bunun önüne geçecek teknik düzenlemeler yapılmalıdır.
Hükümet canlı hayvan ve et ithalat yasağına devam etmeli, canlı hayvan ve damızlık hayvan üreticinin nefes almasına fırsat verilmelidir.
Karlı duruma gelmiş gözüken çiğ süt üreticiliği, canlı hayvan
besiciliği korunmaya devam etmelidir. İthalat ile ülkemiz
tüketicilerinin başka ülkelerinin Çiftçilerini destekleme politikası
başlatılmamalıdır.
Saygılarımla
