Ekonomik krizler yurdumuzda yanlış politikalardan doğan sebeplerle hep olmuş,bunun acısını vatandaşlarımız çekmiştir. Yurdu ve ekonomiyi temelden vuran en büyük kriz 1999 Adapazarı-Düzce-Gölcük deprem sonrasında başlamış, artarak bugünlere gelmiştir.
Bu ekonomik krize birde küresel eklenince bana göre en çok etkilenecek ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Üretmeden tüketmeye hızlı bir şekilde alıştırılan toplumumuza etkin ekonomiyi canlandıracak cansuyu projeleri uygulamak yerine halen aynı politikaları sürdürmeye kalkan hükümetimiz bunun sonuçlarına katlanacak ve gene en büyük sıkıntıyı halkımız görecektir.
Üretimi sıfırlayarak hiçbir yere varamıyacağımızı çok kısa zamanda göreceğiz. Bugüne kadar hep ithalat yolu ile AB ve Çokuluslu devlet şirketlerinin girdabında onların istediği şekilde borç alıp borcu borçla kapayarak bugünlere geldik.
Halen İMF’nin kapısında verecekleri borç para ile hangi borçlarımızı kapayacağımızın planları ile meşgulüz neden? Yanlış politikalarla yapılan borçlar 85 yıllık cumhuriyet tarihi boyunca yapılan borçları ikiye katlamıştır. Şimdi yumurta kapıda tüm haşmeti ile görünmüştür. Bakın ben uzun zamandır ekonomik kriz için önlem paketi açıklıyorum! Piyasayı canlandırmak için PARA PASIP KRİZİ EN ÇOK ÇEKEN İŞSİZLER VE DÜŞÜK MAAŞLI EMEKLİLERDEN BAŞLAMAK ÜZERE, ÜRETİMDEN DARBE YEMİŞ KÖYLÜ VE ÇİFTÇİYE KREDİ DEĞİL CANSUYU VERMEKTİR. Bunun için itiraz edenler olabilir. "Bu karşılıksız para enflasyonu aşırı körükler" diyen çıkabilir. Başka çare üreten varsa çıkar benim gibi açıklar. Bu kriz paketime konuştuğum birçok bilim adamı "evet çok doğru söylüyorsun, piyasayı canlı tutmak krizden ve kredi kartlarından mağdur birçok insanımızı acil sıkıntıdan kurtarmak lazım" diyorlar. Nitekim gelişmiş ülkelere bakıyorum, hepsi sıraya girmiş para basıp halkına sıkıntı çekenlere bir plan dahilinde dağıtıyorlar. Bizde işler nanay! Üstelik çok geç kalındı. Hükümet krizden acı çekenlere değil de gidip zenginlere dönük araba, lüks evlere paket dağıtıyor.
GELELİM HAYVANCILIĞA!
Hayvancılık ve bu sektöre bağlı üretim dibe vurmuş gidiyor.
Süt üreticisi kriz yetmiyor gibi birde hükümetin gene çok yanlış politikaları ile yurt dışından getirilen içinde melamin tozu olduğu söylenen binlerce ton süt tozu ile mücadele edemeyip iflas ediyor.
Bu iflas neticesi senelerdir ekmek yediği ineklerini kesime gönderiyor. Hükümete sürekli "bu inekler kesime gitmesin acil olarak sütler devlet eliyle parası ödenip satın alınsın ve krizden bitap düşmüş halka parasız dağıtılsın" diyoruz. Kimse bizi duymuyor.
Bir müddet sonra tüm süt ve mamullerinin ithal edildiğini ızdırap duyarak seyredeceğiz. İnekler kuyruk kuyruğa kesime giderken,Tarım bakanımız kendi ilinde 2.5 yaşındaki bebeklere ve ölmüş insanlara sığır dağıtıyor. Bu nasıl bir uygulama bilen açıklasın da muhteşem projeden etkilenelim.
Veteriner hekimlerimizi çok yakından izliyorum. Bu süt ve süt mamulleri ve kesilen yok olan ineklerle ilgili her gün biraz daha seslerini yükseltiyorlar. Son olarak AB Veteriner Hekim Platformu toplantısında konu hakkında çok detaylı çalışmalar yaptılar. Bu çalışmalarda göze çarpan Prof.Dr.Engin Sakarya'nın yaptığı sunuydu. Engin hocanın bilgilerine göre süt sektörü %80 kapasite ile 5 tekel şirketin elinde görülüyor.
Bizim Tarım Bakanlığı’na sürekli sorduğumuz bir soru var "Yurt dışından ithal edilen bu binlerce ton süt tozu ve buzağı maması stokları halen elde kaç bin tondur? Bu süt tozları kaç bin ton olarak ÇİN'DEN İTHAL EDİLMİŞTİR? Bu süt tozları stok dağları Türkiye'nin kaç yıllık ihtiyacını karşılamaktadır?"
Tarım Bakanlığına hep ben soruyorum cevap vermiyorlar, bir de zahmet olacak siz sorun? Belki bana alerjileri vardır diye düşünüyorum.
SÜTÇÜME 1960’LI YILLARDA OLDUĞU GİBİ ÇIK SOKAKLARA ÇAL ÇANINI VE "DOĞAL SÜT YOĞURT SATIYORUM, BUNLAR KATKISIZ, İYİ KAYNAT SEN DE İÇ ÇOCUĞUNA DA İÇİR, BAKTERİLİ SÜT MÜ İÇİYORSUN DİYENLERE "SEN HANGİ SÜTÜ İÇTİN DE BÜYÜDÜN? DE.
KATKILI SÜTLERİN İNSANLARI NE KADAR YAŞATACAĞINI BİLMİYORUZ.
AMA SOKAK SÜTÜ İÇENLER HALEN SAĞLIKLI OLARAK YAŞIYORLAR, HEM DE 80-90 YAŞINDALAR.
