İSTANBUL'U TANIMASAK İÇİNDE YAŞAMASAK BİZİ DE KANDIRACAKLAR!
Ana muhalefet partisi İstanbul'a Belediye Başkan adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nu gösterince birden Başbakan hareketlendi ve başladı" Bu aday İstanbul'u tanımıyor" diye Tv.lere çıkıp esip gürlüyor.
Başbakan'ın İstanbul'da doğup büyümesi yurdun bir başka yerini tanımayacağı anlamına gelmiyorsa, kendisinden başkalarını "sen İstanbul'u tanımazsın,yolunu bulamaz kaybolursun" gibi tartışma başlatmasını anlayamıyorum.
Ben 1970 ve öncesinden başlamak üzere toplam 38 senemi, Güngören, Avcılar, Yıldız, Beşiktaş, Kadıköy, Maltepe ve son olarak Küçükyalı semtlerinde geçirdim.
1970 senelerine kadar çok güzel olan İstanbul,1980 yılından itibaren yavaş yavaş yaşanılmaz hale geldi.
Beş sene önce bana ve aileme göre yaşanılmaz hale gelen İstanbul'u terkedip İzmir gibi hem modern hem daha iyi yaşanılır,insanları hoşgörülü şehre taşındım. İyi ki taşınmışım.
Şimdi Başbakan kalkmış İstanbul'u methediyor!
İstanbul'un neyi kalmış ki övülsün anlamıyorum.
Trafik desen en son Kadıköy kalmıştı orada da kilitlendi.
Deniz desen arıtmasız atıklar, bakterili ortam yüzünden balık sayısında ve çeşidindeki azalmalardan anlaşılıyor.
Hava desen soluyacak oksijen kalmadı. Şehir Gebze'den başlayarak adeta kokuyor.
Şehrin altyapısını her yağmur yağışında ne durumda olduğunu net olarak görebilirsiniz.
Ya üst yapısı! Gölcük, Adapazarı depremlerinin şehirdeki yapılara nasıl zarar verdiğini bilmeyen kalmadı.
Ya gerçek denilen Marmara depremi gelirse ALLAH KORUSUN DİYORUM.
İstanbul'da yeşil alanlar çoğalıyor mu deseniz? Ben tersini savunacağım. Her yer beton yığını, kaçak binalar en çok İstanbul'da yapılıyor. Göz yuman tabii ki belediyeler.
Kimin belediyeleri? En çok iktidara bağlı belediyeler.
Başbakana sorumuz var.
Sizin zamanınızdan başlayarak, bugüne gelen yıllarda, ne kadar ithal (İtalya'dan) ağaç ve çiçek alımı yapılmıştır, bu ağaç ve çiçek, lalelerin sayı, para tutarı ne kadardır? Bu ağaç ve çiçekler şu an nerede dikilidir?
Milyonlarla ifade edilen ağaçlar bana göre ortada yoktur veya az miktardadır.
İstanbul'da insanlar aynı semtte yaşayıp aynı semtte iş bulmak zorundadırlar.
Yoksa yol paraları büyük bir meblağ tutmakta, zaman olarak insanlar günde 3-5 saatini yollarda harcamaktadırlar.
Su havza ve barajlarını çok iyi bilen biri olarak, vatandaşların arıtmalara rağmen sağlıklı su içmediklerini söyleyebilirim.
Bu durum alt yapısı ve kanalizasyon borularının sağlıksız durumu ile daha da kötü suyun musluklara geldiğini biliyorum.
Gürültü, görüntü kirliliği, insanlara davranış desen en stresli insanlar İstanbul'da yaşamak zorundadırlar.
Ayrıca İstanbul artık EN RİSKLİ TİCARET YAPILAN YER HALİNE GELMEKTEDİR, NEDEN?
Bana göre ekonomik nedenlerle insanlar artık İstanbul'da eskiden olduğu gibi ucuz seyahat edip en düşük mal, gıda v.s. satın alma şansını kaçırmıştır.
Çünkü insanlar bir yerden bir yere gitmek için küçük bir servet harcamak zorunda kalmaktadır.
Bu yüzden en yakın süpermarkete gidip tüm ihtiyaçlarını karşılayan tüketici yüzünden ESNAF İŞYERİNİ HIZLA KAPATMAKTADIR.
Bu saydığım sebeplerle 38 senemi verdiğim İSTANBUL ARTIK YAŞANILAMAYACAK ŞEHİR OLMUŞTUR.
Bu düşüncelerim benim gibi alt gelir sahiplerine ait olup çare İstanbul'u eninde sonunda terk etmektir.
Peki İzmir daha mı iyi diyecek olanlara cevabım evet olacaktır.
Burada yaşam daha kolay ve hoşgörülü güler yüzlü insanlar arasında daha mutluyum diyorum.
Başbakan İstanbul'u övmekten vazgeçsin, Kılıçdaroğlu'nun her açtığı dosyaya cevap versin yeter.
