ISSN 1308-8483
Sararan, kızaran ve kahverengine dönüşen yapraklar… / Işık Teoman
Işık Teoman    
  Yayın Tarihi: 27.11.2008    


Sararan, kızaran ve kahverengine dönüşen yapraklar…


Sonbaharın tadı unutulmaz

Geziler bitmez, yollar tükenmez ama güzellikler ne yazık ki, yok olup gidiyor elimizden. Doğal ortamın üzerinde baltalar dolaşıyor, altıncılar cirit atıyor. Ormanlara “Ne güzel ısınırız” mantığıyla bakan bir millet olduğumuz için, her yıl yaz aylarında on binlerce hektar orman alanı için için yanıp kül oluyor. Bir o kadarı da tarla açma, konut inşaatları ile bir daha geri gelmeyecek şekilde yeryüzünden silinip gidiyor. Ormanların yok olması, küresel ısınma ve susuzluk gelecekte dünyayı tehdit eden en büyük tehlike. Artık su ile benzin fiyatları yarışıyor. Yaşlı dünyamız sanırım bu gelişmeleri acıyla gülümseyip izliyordur.

“Üşümedik” dersek yalan olur

Neyse biz gelelim yine gezilerimize… İlkbahar ile birlikte açtığımız kamp sezonu Denizli-Beyağaç-Topuklu Yaylası’nda son buldu. Sonbahar kasım ayı ile birlikte geride kaldı. Kış artık kapıya dayanmadı, iliklerimize kadar üşütmeye başladı. Topuklu Yaylası’nda geçen yıl yine yaz aylarının sonunda kamp kurmuştuk. Bu kez tam da sonbaharda gittik. Sararan yaprakların arasında keyifli bir akşam geçirdik. “Üşümedik” dersek yalan olur. Uyku tulumlarımız, battaniyelerimiz ve şişme yataklarımız pek işe yaramadı.


Bir tablo kadar güzel sanki özene bezene emek verilerek yaratılmış


Günübirlik turlara devam

Anladık ki, bu son kampımız. Kamp biter ama gezilerimiz devam eder. Yine yollara koyulur, uygun pansiyonlarda konaklar, yeni yerler keşfetmeye devam ederiz. Aralık ayından başlayarak mart ayına kadar “kamplı” gezi yazılarına ara vereceğiz. Hava koşullarının uygun olduğu hafta sonlarında, gerek günübirlik, gerekse yatılı yapacağımız gezileri yine buradan aktaracağız. Bu hafta sonbaharda yaptığımız gezilerden seçtiğim fotoğrafları gezi severlere sunuyorum. Sararan, kızaran ve hatta kahverengine dönüşen yapraklar ve ortaya çıkan muhteşem görüntüler, iyi seyirler…


Çamların arasından başını uzatan kavak ağaçlarının yaprakları sararmış ve büyük yağmurlarda onlar da yok olup gidecekler


Bin 700 metrede Topuklu Yaylası

Biraz da Topuklu Yaylası’nı anlatalım. Beş hektarlık bir alanı kaplayan Topuklu Yaylası’nın rakımı bin 700 metre. Çevresini devasa boyuttaki karaçam ağaçları sarmış. Havası yazın da soğuk, ama kışın dayanılır gibi değil. Üst seviyede korunmuş çadırlar ve giysilerle bu mevsimde ancak kalınabilir. Topuklu Yaylası’na yakın Karagöl de mutlaka gezilmeli. Bin yaşından büyük karaçamlar insanın içini ürpertiyor. Çok kaliteli içme suyu kaynakları bulunuyor. Beyağaç ile Topuklu Yaylası’nın arası 21 kilometre ve yeşil doğa ile kuşatılmış bir güzergahta yolculuk ediliyor. Biz Topuklu Yaylası’na bu kez, Nazilli, Karacasu, Kale ve Beyağaç güzergahını izleyerek ulaştık. Dönüşü ise Tavas üzerinden yaptık. El işleriyle ünlü Kızılcabölük’e uğradık. Eşe dosta, kumaş işlemeler, masa örtüleri armağan olarak aldık. Çok da büyük fiyatlarla satılmıyor. Gerçek el emeği ve göz nuru dökülmüş ürünler.



Yol kenarındaki söğütler sarının her tonunu barındırıyor



Arka plandaki kestane ağaçları 400 yaşında. Binlerce kilo kestane veriyor. Yıllara direniyorlar. Yapraklarını dökseler de doğaya yine güzellik katıyorlar



Aykut Fırat yine sabah erkenden kalktı ateşi canlandırdı ve kahvaltıyı hazırladı. Bu son çadırlı kampımız bir hayli keyifli geçti



Çevresindeki ağaçlar birer birer yok olmuş. Geri bir tek o kalmış. Bu kışı da atlatırsa baharda yaprak ve çiçek açacak



Çınarlar yapraklarını dökmüş ortaya böyle güzel bir görüntü çıkmış



Kaldırımdaki bu ağaçlar gelip geçenlere bir renk armonisi sunuyor



Kestane ağaçları yapraklarını döktü. Meyveleri toplandı,pazarlarda bol bol satılıyor



Siz hiç kırmızı yapraklı ağaç gördünüz mü işte doğa insanların tüm acımasızlığına karşın dört mevsim böyle güzellikleri insanlarla paylaşıyor



Topuklu Yaylası'nda bin 700 metrede nefes almak bir hayli zorlaşıyor. Nefes alıp verirken ağır hareket etmek gerekiyor



Ünlü ressamlar bile sarının tüm renklerini birarada kulanamazlar,doğa öyle ustalıkla kullanmış ki,bakmaya doyamıyor insan



Üşümedik dersek yalan olur. Gece boyunca ateş hiç sönmedi. Çadırlara girene kadar ateşin başından ayrılmadık



Yeşil çimenlerin arasında sarı yapraklar yeşil sarıya hızla dönüşüyor



Işık Teoman

isikteoman@gmail.com


4660











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)