ISSN 1308-8483
Samos’un Yannis’i / Işık Teoman
Işık Teoman    
  Yayın Tarihi: 23.8.2012    


Samos’un Yannis’i


Aslında Yunanistan’ın Turizm Bakanı, ülkesine milyonlarca Euro kazandıran ve Samos adasının tanıtımını başarıyla gerçekleştiren; konukseverliğin en güzelini yapan Yannis’i bir şekilde ödüllendirmeli. Tek kişilik ordu gibi hareket ediyor, günde iki saat uyuyor, işlettiği otelin temizlik hariç her türlü işini tek başına gerçekleştiriyor. Müşterilerin rezervasyonlarını alıyor, kiralık otomobillerini ayarlıyor, hem de piyasanın yarı fiyatına, tüm bunlar yetmiyormuş gibi, aracına atlıyor, otelde kalan tüm müşterileri peşine takıyor, gezilip görülmesi gereken yerlere götürüp, gönüllü rehberlik bile yapıyor.



Yannis Papageorgiou.

Yeni Asır gazetesi yazarı Ahmet Yazıcıoğlu ağabeyim sayesinde tanıdım kendisini telefon ettiğimde karşımda şakır şakır Türkçe konuşan Yannis, İstanbul’da doğmuş, ailesi ile birlikte mübadele sırasında göçüp gitmişler, o nedenle; “Biraz kırgınım” diyor. Samos’ gitme fikri son anda emekli maaşlarının bayram nedeniyle erken ödenmesiyle birlikte gündeme geldi. Gazeteci ve mesai arkadaşım Aykut Fırat’a Samos’a gitmeyi önerince hiç düşünmeden onay verdi.



Bizim gümrükler klimalı

Sabah çok erken buluştuk. Aracımızı Kuşadası’nda bir yakınımızın oturduğu sokağa park ettik. Gümrükten çok beklemeden limana geçtik ve iki feribot yaklaşık 500 yolcu ile birlikte arka arkaya hareket ettik. Bir buçuk saat süren yolculuğun ardından kent merkezine ulaştık. Samos adası gümrüğünde yaşadığımız kuyruk sıkıntısını anlatmak istemiyorum, tek kelime ile korkunçtu. Tam bir buçuk saat giriş için kuyruk bekledik. O kadar insanın girişini tek bir kişi yaptı. Bizim gümrüklerde ise üç ayrı gişe çalışıyor, beklemek yok güneşin altında kalmak yok, klimalar çalışıyor ohhh! buz gibi ortam. Samos gümrüğünde güneşin altında; yaşlısı genci, küçüğü ve büyüğü herkes sabırla bekledi. Ne de olsa bayram tatillerini keyifle geçirmek istiyor insanlar, ağızlarının tadını bozacak halleri yok ya!



Gülü susuz seni aşksız bırakmam

Neyse ki, Yannis bizi Mercedes’ine aldı teybinden Türkçe müzik nağmeleri yükseliyor. “Bu şarkıyı çok seviyorum” diyor. Yannis. “ Zekai Tunca söylüyor.. “Gülü susuz seni aşksız bırakmam” hep birlikte şarkıya eşlik ederek Kedros otele gidiyoruz. Aracımızda aynı otelde kalacak olan ve yeni tanıştığımız arkadaşlarımız Murat ile Şenay da bize katılıyor. Kedros koyuna geliyoruz. On dakika sonra Kedros otel. Muhteşem bir görüntü, karşımızda Seferihisar, boydan boya Kuşadası, ışıl ışıl yanıyor. Otelin çevresi yemyeşil, bahçesinde her türlü bitki türü bulunuyor, çepeçevre zeytin ağaçları. Sabah kahvaltısında zeytinler Yannis’ten, kendisi salamura yapıyor bir kavanoz da bana hediye etti. Onun dediği gibi sirke ve zeytinyağı ile karıştırdım tadı dayanılır gibi değil. Odalarımıza yerleştik, oturmak yok, doğru Karlovasi’den yukarıda Potami waterfalls..



Fethiye-Saklıkent’e çok benziyor

Yani şelaleler, bizim Fethiye’deki Saklıkent’in benzeri. Ama Saklıkent öyle bir kanyon ki, yüzlerce metre gidiliyor. Yine de görsel anlamda çok benziyor, yaklaşık yüz metre kadar ilerliyorsunuz ve küçük bir şelale, ancak çok güçlü akıyor, su buz gibi, ağustos sıcağının ortasında pek keyifli geliyor bize. Bu arada hava çok sıcak, ancak rutubet yok, terlemiyoruz, sadece yanıyoruz. Çevremizde pek çok Türk var ve hemen herkes birbirinin Şeker Bayramı’nı kutluyor. Türkçe duymak pek keyifli geliyor insana. Üç gün boyunca Samos adasını bir uçtan bir uca gezdik. Otele gelirken tanıştığımız genç arkadaşlarımız Murat ve Şenay ile birlikte araçlarımız arka arkaya dolaştık durduk.



Deniz ürünleri yedik, 14 kişi 300 Euro

Şelale gezisinin ardından Klima bölgesinde sokak arasında minik bir meydanda salaş restoranda neler yedik; kalamar, ahtapot, papalina, istiridye, sardalye, barbunya, kara diken, karides, bira ve meyve yanında mevsim salata, kişi başı 20 Euro, ama tıka basa doyduk. 14 kişi 300 Euro hesap ödedik. Masadakilerin tümü de aynı otelde kalıyor, Yannis’in otelinde, parayı istemedi, ödemeyi yaptı ve otelden ayrılırken bizden tahsil etti. Yunanistan Turizm Bakanı’ndan madalyayı hak etmiş değil mi? İkinci gün yola koyulduk, doğru Psili amos plajına.



O kadar yakın ki;

Dilek yarım adası ile Psiliamos plajı adeta öpüşüyor gibi yakın, karşıda Türkiye, sanırım bir buçuk kilometre kadar uzaklıkta ve biz Samos adasında Psiliamos plajındayız, değişik bir duygu. Sofia’nın yerindeyiz ama Sofia sanki kazıkladı gibi geldi bize. Ama plajın içindedir, fiyatlar normaldir diye düşündük. Benzer deniz ürünlerini yedik ki, papilina, barbunya ve karides yoktu, aynı parayı ödedik. Ama dert etmedik, çünkü pek keyifli bir plajda muhteşem bir gün geçirdik.

Psiliamos’dan ayrıldıktan sonra, Pythagorio’ya geçtik, bir liman kenti, limana kadar inen bir cadde, sağlı sollu kafeteryalar ve hediyelik eşya satan dükkanlar, limanda ultra lüks yatlar ve katlanan fiyatlar.



Her beldemizden biraz benzerlik

Akşam Aykut ile birlikte Kokkari’ye gittik, sahilinde biraz dolaştık, alışveriş yaptık, tipik bir Bodrum havası var gibi. Samos’ta ilginç olan ne biliyor musunuz? Biraz Çeşme, az Ayvalık, arada bir Foça, tadına doyulmaz Alaçatı, sanki bu turizm beldelerinden oluşan bir ada yaratılmış gibi. Biraz da Samos adasını anlatmak istiyorum; Samos adasında çok sayıda kilise, şapel ve manastır var. Adaya gidecek olanlar aman dikkat! Siesta zamanı 14.00’de başlıyor, kafeterya restaurant gibi işletmeler dışında mağazalar ve resmi daireler kapanıyor. Yunanlıların milli içecekleri frape kahvenin buzlusu, adalılar pek seviyor, ellerinden eksik etmiyor.



Taverna aramayın

Taverna konusu bizim için tam bir fiyasko.. Türkiye’de taverna denilince, akıllara canlı müzik yapan yerler düşüyor ama kazın ayağı öyle değil işte! Oysa orada taverna sıradan lokanta ve canlı müzik falan da yok. Canlı müzik sadece cumartesi geceleri yapılıyor. Yayalar birinci sınıf insan, araçlar yayaları yüz metreden görüyor ve duruyor. Bizim trafik ışıklarında, araçların sarı yanarken gaza basmaları akla gelince, insan şaşırıp kalıyor, öncelik yayaların..



Kahramanlık yapmayın, bahşiş yok

Unutmadan hatırlamak istiyorum, gereksiz kahramanlık yapmayın. Adada bahşiş gibi bir alışkanlık yok. Adımız çıkmış, çünkü gelen faturanın içinde her türlü hizmet bedeli ödeniyor, paranız çoksa bilemem. Adadan yakınlarınıza magnet satın alabilirsiniz, Samos adası doğumlu matematikçi ve Pisagorculuk olarak bilinen akımın kurucusu Pisagor’un heykelleri ve Samos’a özgü seramik bardaklardan hediye götürebilirsiniz. Sonuç olarak Samos adasına bayram tatillerinin dışında gitmenizi öneririm.



Üç liman kenti para basıyor

Vathi, Karlovasi ve Pythagorio limanları adaya canlılık getirmiş, yüzlerce yat ve bir o kadar da insan Euro bırakıyor. Adamlar bu işi biliyor, ama yazıyı bitirmeden önce şunu söylemek istiyorum, bizim Bozcaada; Samos ile yarışır. Ama çok temiz bir ada, abartmıyorum, caddelerde, meydanlarda, sokaklarda, en kıyı köşelerde bile yerde; kağıt, pet şişe, naylon torba, peçete ve benzer çöpler yok, şaka değil, kürdan kırıntısı bile bulamazsınız. Sokakları süpüren adamlar yok, neden mi? Çünkü çöp atan yok ki.. Gidin, görün, gezin karar sizin..



Çok para harcamadık

Kaç para harcadık; gidiş-dönüş feribot bileti, iki gece konaklama, üç gün araç kiralama ve benzin bedeli, yemek-içmek, hediyelik eşya, Kuşadası - İzmir gidiş - geliş benzin parası ile gümrükte Uzo ve çikolata dahil kişi başı 250 euro; pek pahalı değil gibi geldi bana… Ancak adayı tam olarak gezmek için, birkaç gün daha kalmak gerekiyor. Eğer kendinizi muhteşem plajlara kaptırıp denize girmek isterseniz, tarihi bölgeleri, müzeleri ve sokak aralarını dolaşmak için en az bir haftalık bir tatil yeterli gibi görünüyor.

Bu arada Samos’un Yannis’ine ulaşmak isterseniz telefon numarası: 00-30-693 413 27 22
































































































Işık Teoman

isikteoman@gmail.com


3582











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)