ISSN 1308-8483
Avrupa’da “Önce Can, Sonra Canan Dönemi” / Sebahattin Karaca
  Yayın Tarihi: 27.4.2020    


Avrupa’da “Önce Can, Sonra Canan Dönemi”



Korona virüsü Avrupa ülkelerini birbirine düşürmeye başladı. 2019 yılında Çin’den çıkarak Dünya’nın başına bela olan, korona virüsü (Covid-19) özellikle İtalya ve İspanya’da hız kesmiyor. Alınan tedbirler, konulan yasaklar, şimdilik yaranın az da olsa acısını dindiriyor ama kapanmasını sağlamıyor. Bu noktada kendilerine yetemeyen, özellikle bu iki ülke, Avrupa Birliği’nden talep ettikleri başta ihtiyaç duyulan sağlık malzemeleri olmak üzere hiçbir yardımı alamıyorlar. Hal böyle olunca, hiçbir yardımda bulunmayan birliğine karşı, hem halktan hem de ülkeyi yönetenlerden zaman zaman sert söylemler ve çatlak sesler yükseliyor.

Aslına bakılırsa koronadan dolayı ülkeler birbirlerine sınırları kapatarak veya kontrollü geçişlere izin vererek Avrupa Birliği yasalarını çiğniyor ve de birliğin ruhuna zarar veriyorlar. Bunu başka ülkelerden gelecek eleştirilere kulak asmadan yapıyorlar. Bununla da yetinmeyerek mütemadiyen birbirlerini suçlayanlar da oluyor. Hatta bazı ülkelerin kendi eyaletleri arasında yapılan şiddetli tartışmalara da tanık oluyoruz. Görüş ayrılıkları o mecrada da sıkça baş gösteriyor. Kimi ülkelerde ise koalisyonlar hepten çatırdıyor.

Bu ne biçim bir beladır ki, ülkeleri siyasetçileri birbirine düşürebiliyor. Sabah mesaisine giden bir bakan, gün içinde istifa etmiş olup, sade bir vatandaş olarak evine dönebiliyor. Yakın bir tarihte virüs konusunda başarı elde edilemeyen ülke başbakanlarından, başkanlarından bazıları istifa etmek zorunda kalabilir. Koronada mücadelede sınıfta kalan bazı ülke liderleri, yöneticileri adeta 3. Dünya harbinde savaş kayıp etmiş ülke lideri durumuna düşebilirler. Herkes bunu biliyor. O bakımdan Avrupa Birliği’nde “Önce can, sonra canan dönemi” yaşanıyor.



Egzoza Patates

Avrupa Birliği’nde, her zaman kural da kural diye ayağını direten bir Almanya vardı. Bu defa kurala aldırış etmeyen Almanya, hep AB’nin direksiyonunda otururken, aldığı karar ve çıkardığı yasa ile AB otobüsünün egzozuna patates tıkayan taraf oldu.

Almanya’da 8 Mart 2020’ye kadar yurtiçi ve yurtdışında acentalarda ve tur operatörlerinde rezervasyon yaptırmış karşılığında para ödemiş insanlar için, Alman hükümeti bir yasaya onay verdi. Yasaya göre; para iade etme seçeneği sunulmadan, 2021 yılı sonuna kadar geçerli olmak üzere “devlet garantili kupon” verilecekti.

Alman Seyahat Acentaları Birlik Başkanı (DRV) Norbert Fiebig, bu gelişmenin yerinde ve zamanında alınmış çok doğru bir karar olduğunu söylemiş; gerekçe olarak da “acenta ve tur operatörleri iflas eder, sektörde çalışanlar mağdur olup işsiz kalırsa, büyük bir yıkım olur, ülke olarak biz yükün ve sorumluluğun altında eziliriz” diyerek alınan kararı desteklemişti.

Avrupa Birliği’nin Cevabı Gecikmedi

Cevap gecikmedi. Harekete geçen Avrupa Birliği Komisyonu üyesi D. Reynders; “Salgından dolayı turların iptal edilmesi halinde, müşteriye yapılacak para iadesi karşılığında, “para yerine geçen devlet garantili kuponu verilebilir” seçeneği ve bunun zorunlu tutulması doğru değildir. Bu durum AB yasalarına aykırıdır. Üye devletlerin kararları AB yasalarına uygun olmalıdır.” dedi.

Reynders, Avrupa Birliği’nin yasalarına göre acenta, düzenlediği turu “mücbir sebeplerden dolayı iptal etmek zorunda kalırsa, bu durumda 14 gün içinde müşterilere parayı iade etmesi gerekir.” Tüketici hakları sadece kuponla korunmaz. Kupon ya da para, iade seçeneği birlikte sunulmalıdır. Yani, kupon ya da para iadesi uygulaması yapılırken, tüketiciye tercih şansı verilmeli ve gönül rızası esasına dayandırılmalıdır" dedi.

Alman hükümetinin bu kararı Avrupa çapında uygulanması için Avrupa Birliği’ne de önereceğine işaret eden Fiebig, AB’nin de bir an önce benzer bir karar almasını beklediklerini kaydetmişti.

Ne güzel ki gelişmiş olan demokrasi kültürü sayesinde, eninde sonunda bir nokta da buluşuyor ve el sıkışıyorlar. Bazı ülkelerde olduğu gibi anlaşmazlıklar hasım yaratmıyor, kin ve nefret, dededen oğula, oğuldan toruna sirayet etmiyor.

Demokrasinin böyle güzel nimetleri de var.

Anlaşmazlıkları, konuşma ve uzlaşma kültürü ile çözmek demokrasinin sunduğu en güzel nimettir.

İnsan, bahsedilen demokrasi anlayışını, sadece kendi menfaatleri için değil, toplumda kabul gören davranışlar için sergilemelidir.


Sebahattin Karaca

sebahattinkaraca35@hotmail.com
www.sebahattinkaraca.com

3970











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)