ISSN 1308-8483
RUHUMUN GÜZİN ABLASI / Elif Y. ÖZEL
Elif Y. ÖZEL    
  Yayın Tarihi: 18.11.2015    


RUHUMUN GÜZİN ABLASI

Ruhumun Güzin Ablasıydı o…

Belki de bana iyi gelen tek insandı.

Şifa gücü yüksek, yan etkisi az olan ilaçlara benzetirdim onu.

Avuç avuç içsem de, bende “Aşırı doz” etkisi yaratmayan, tek ve en güvenilir ilacımdı sanki.

Her defasında önceden hazırlanmış olduğunu düşündüğüm, her derde deva olabilecek sayısız tarifleri vardı.

Ne zaman derdimi anlatmaya başlasam, daha lafım bitmeden, beklenen tarif konuluverirdi önüme.

Bütün tarifler dört dörtlük tutsa da, “Belki ilerde lazım olur” diye bir tanesini bile bir kenarda tutmuşluğum yoktur. Bunu yapmak hiç aklıma gelmedi desem yalan olur, gelse de, derdime derman aramaya üşenmişliğimden olsa gerek, elim kolum bağlanırdı sanki.

O benim için, tam teşekküllü bir devlet hastanesi gibiydi.

Vakitli vakitsiz çalsam da kapısını asla geri çevirmezdi beni. Bugün git yarın gel de demezdi.

Derdimi dinler, reçetemi yazar ve sonra da huzur içinde evime yollardı beni.

Bütün dertlerimi ona emanet eder ve sonra da unuttu ayağına yatıp hiçbirini geri almazdım. Hatta tıkış tıkış kapısının önüne bıraktığım dertlerimi nerede muhafaza ettiğini merak dahi etmezdim.

Sanki asli görevi benim hayal kırıklıklarımı onarmakmış gibi, hepsini alelacele eline tutuşturuverirdim.

Her fırsatta hatırlatmak ister gibi, affetmeyeceği tek şeyin yalan olduğunu söyler dururdu.

“Yalana gücüm yetmez benim” dediği vakit, sesinin bile rengi değişirdi.

Onun bu sözü hafızamda iyi yer etmiş olsa gerek, birkaç tanecik de olsa, kıyıda köşede sakladığım yalanları dışarıda bırakmadan yanına gidemezdim.

Her şey bir tarafa, bir sabah hayatımın en acı deneyimini yaşattı bana.

Her zaman yanı başımda olan o insan, benimle birlikte hayata da veda ederek gitti.

Öylece bırakıp gitti beni.

Hem de ruhumda kocaman bir boşluk bırakarak ...

Canım acıdı o gidince…

Acımalıydı da zaten. Acımasa asla fark edemeyecektim kendime dair gerçekleri.

Yokluğu bile beni terbiye ediyorken, kendimle yüzleşmekten başka çarem yoktu.

Ruhuma gereken cezayı vermeli ve vicdanımı rahatlatmalıydım artık.

Karara bağlanacak ceza müebbet de olsa; “Yalana gücüm yetmez benim” diyen o insan için, belki de ilk defa doğru olanı yapmalıydım.

Suç unsuru olan ne varsa, her birini tek tek önüme koymalı ve bir an evvel savunmamı hazırlamalıydım. Ve hazırladım…

Savunmamdır;

Bütün dertlerimi ona emanet ettim. Sonra da bilerek ve isteyerek unuttu ayağına yatarak hiçbirini geri almadım.

Bunun literatürdeki karşılığı; Şerefsizliktir.

Ona nöbetçi doktor muamelesi yaptım. Sıra beklemeden muayene oldum, reçete yazdırdım. İlaçlarımı alsın diye eczaneye bile gönderdim onu.

Bunun literatürdeki karşılığı; İyi niyeti suiistimal etmektir.

Paramparça ettiğim hayallerimi kendi başıma onarmam gerekirken, “Al bu kırıkları onar, bu senin görevin” diyerek, başkasına ait olan bir zamanı, kendi çıkarlarım için zayi ettirdim.

Bunun literatürdeki karşılığı; Haddini bilmezliktir, şuursuzluktur, yüzsüzlüktür.

Tariflerini telif hakkı ödemeksizin kullandım.

Bunun literatürdeki karşılığı; Yolsuzluk yapmaktır, arsızlık etmektir.

Bencilliğime yardım ve yataklık ettiğimin beyanıdır bu savunma.

Beni adam edeni verem ettiğimin ispatıdır.

Uzun lafın kısası, benim vicdanıma müebbet yediğimin ayan beyan kanıtıdır bu savunma.

Gereği düşünülsün…


Elif Y. ÖZEL



2092











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)