Kozbeyli
"Dervişin fikri ne ise, zikri de o olur" demişler. Kozbeyli'ye yolumuz ne zaman düşse mutlaka Yıldız Hanımı anarız. Zamanın kontrolünü ayarlayamadığımız için uğrayamazdık önceleri. Bu defa, Yıldız Hanımı Kozbeyli'nin hemen girişinde bulduk. (Nam-ı diğer köpekçi kadın) Önünde bir el arabası, onu sürüklüyor zorlukla.
El arabasının içinde, içi tavuklu pilav dolu olan kocaman bir kovayı yukarıdaki çiftliğine götürüyormuş. En azından 1 km. mesafeyi, bayır yukarı güçlükle çıkmaya çalışarak...
Pilav, köpeklerin yemeğiymiş. Her gün tekrarlanan bir manzaraya tanık olmuşuz hemen durduk, hoşbeş ederek Yıldız Hanımı ve pilav kovasını arabaya aldık, doğruca çiftliğe...
Aman Tanrım o ne görüntü! Geniş bir yeşil alanda eşekler atlar ve köpekler...
Eşek ve atlar ya bağlılar yada ağıldalar, açıktaki köpekler pilav kovasının etrafını sarıverdiler. Yıldız Hanımla uzunca bir sohbete giriştik. Yaptıkları ortadaydı, insanüstü bir davranışla besliyor bakıyordu onca sahipsiz zavallı hayvanı. Kendisini görevli sayıyordu onlara bakmaya. Yardım elini uzatmalarını bekliyordu doğa severlerden.
Bir sorum oldu Yıldız Hanıma, (aslında birçok soru sordum çekinerek) Dedim ki: Yıldız Hanım, bu baktığınız eşek ve atlar herhangi bir iş, görev yapıyorlar mı? "Hayır" dedi, "asla çalıştırmam onları, zira; vaktiyle yeterince çalışmışlar, yıpranıp eziyet görmüşler, ben onları ölümlerden döndürdüm bakımlarını tedavilerini yaptım"
Aldığım yanıt, sorumun anlamsızlığını ortaya koydu tabi.
Yıldız Hanımın insancıl ruhunun çırpınışları karşısında çaresiz kalmak üzücü. Vahşi doğada yaşam mücadelesi veren 64 yaşında bir cengaver o. Doğanın gücü onu korusun diyerek ayrıldık yanından. Tekrar gelmemizi yürekten diledi. Dijital makinamızın pili bittiğinden fotoğraf çekemedik, kısmet bir daha ki sefere...
Kozbeyli'den Yeniköy'e yol aldıkça çevremizi saran çam ormanı ve geride kalan ufuktaki Gencelli sahili, muhteşem bir doğa armağanıydı canlılara. Tepelere çıktıkça deniz, mavi uçuk bir leke halini aldı gerilerde.
Vakit epeyce ilerlemişti ve her düzlükte durup ot toplamak yormuştu.
Temiz hava da çarptı mı ne?
Gerenköy sapağından Foça'mıza dönerken, seyir tepesinde termostaki sıcak suyumuzun bitmediğini hatırladık ve çevre gezimizi neskafelerimizi yudumlayarak tamamladık. Seyir tepesinden Foça'yı seyrederken, her zaman olduğu gibi Foça'yı ne çok sevdiğimizi dile getirdik.
Eve dönünce ne mi yaptık?
Taze topladığım otlardan mis gibi bir gözleme.
23 Mart 2006 Foça/İzmir
|